DEREBEYLER-AĞALAR-DEVLETLER

-Derebeyler bundan yaklaşık bin küsur sene (10 asır) önce Avrupa da yaşadılar. Arazilere uygun bölgelerde kaleler inşaa eden soylu zenginler, ziraat ve hayvancılık ile uğraşan yöre halkından çeşitli vergiler adı altında para, altın üretilenlerden biraz alırlardı onları idare ederlerdi. Bunlar kurup besledikleri ordular ile de savaş zamanı yöre ve halkını korurlardı.
—Derebeylerin “Dere”’sini attık mı kalan cümle “beyler” ise Anadolu da Beylikler idaresini sürdüler. Üç aşağı beş yukarı sistem aynı idi.  İyi, kötü tarafları ile o dönem yaşandı gitti.
-Kırk küsur Anadolu beylerini Osman bey birleştirdi. “Osmanlı devletini” kurdu,  bu devlet büyüdü imparatorluk oldu, padişahlar ile yönetildi. Dünyanın kaçınılmaz düzeni gereği de inişe geçip yok oldu. Aynı Avrupa ve diğer dünya devlet imparatorlukları gibi.
-Geçtiğimiz son yüzyıl içinde ise,  halk toplulukları (Demokrasi, Cumhuriyet, krallık ve halk meclisi birlikte) idareleri ile yönetiyor. ZAMAN İÇİNDE HERŞEY DEĞİŞİYOR. İNSANOĞLUNUN YAŞAM YENİLİKLER VE İCATLAR (yeni buluşlar) İLE DURMADAN YENİLENİYOR. PEK TABİKİ İNSAN TOPLUMLARINI İDARE SİSTEMLERİDE BUNA GÖRE DEĞİŞİYOR. DEĞİŞMEYEN TEK ŞEY İDARE SİSTEMLERİNİN ÖZÜ TEMELİ. NEDİR BU ÖZ, BU TEMEL TAA BAŞTAN BERİ “BEN KIRALIM” “BEN BEYİM”  “BEN EN GÜÇLÜYÜM” DEYİP BAŞA GEÇEN, ASTIĞI ASTIK, KESTİĞİ KESTİK DİZEN, SADECE DEĞİŞEN YAŞAM TARZINA UYGUN OLARAK BİN YILDA DURMADAN “KILIF” DEĞİŞTİRDİ, “KILIK (ELBİSE)” DEĞİŞTİRİLDİ, O KADAR. KILIF ve ELBİSENİN İÇİ BİN YIL ÖNCE NE İSE, ŞİMDİ DE AYNI…………! 1970’lerde bu konunun yazarları  (batı dünyası)  bunu böyle yazdılar.
-Esas konum AĞALAR’dı. Konuya girmeden yukarıdaki özeti yapmak zorundayım. Üniversite yıllarımda doğulu gençler ile kurduğum dostluklarda dinlediğim “AĞA”  düzeni ile ilgili olaylardan sonra öyle bir çöküntüye girdim ki,  aradan geçen (40)  yılda yaşanan olaylar ve şu anda yaşananların temelinde “bu” düzeninin olduğunu görmek beni hala bu çöküntüden kurtarmadı. Ağalar beylerden arta kalanlar. İdarenin merkezinden uzak kaldıkları için padişahlık devrinde onlara ulaşım zorluğundan dolayı uzak kaldığından gerek denetim gerek denetim gerek otorite boşluğundan istedikleri gibi “cirit atmışlar”  yani devlet içinde devlet olmuşlar.  Türkiye Cumhuriyeti kurulmuş “benim 8270) bin kalem var, benim (117) köyüm var, benim şu kadar şuyum var, buyum var” demişler ve ilave etmişler. “bu oyumu al, buna karışma, benden uzak dur, benim düzenime bir çivi bile çakma,  köprü yapma, yol yapma, okul yapma hülasa sonuç da benim bu mallarıma medeniyeti açma,  açarsan bana asi olurlar, düzenim bozulur, bunlara söz geçiremem, rahatım, zenginliğim, otoritem “hâkimiyetim”, yok olur, bunlar yok olursa bende sana isyan ederim, sana “çıbanbaşı” daimi “bela olurum” demişler. Yıllardır entel dantel takımın “doğu ihmal ediliyor, ihmal edildi, hükümetler oraya hiç yatırım yapmadı vs.” gibi laflarındaki gerçeklerin temelinde yatan bu. Sakın “GAP” projesi demeyin GAP’ın kimlere ve hangi ülkelere “peşkeş” çekildiğini  “GENSORU” dosyaları MECLİSE HER GELİŞİNDE açılmadan arşive geri döndü. Geçelim bunları, gelelim korku ve zorbalıkla seçilen  (37) Kürt devletinin ilk Türk mebuslarıyız diyenlere ve olur, olmaz her gün toplumun huzurunu bozan yandaşlarına. Hiç uzun yazmayacağım, ne diyor doğunun insanı ve Kürdü “beyim biz bunlardan ve bunların yandaşlarından yüzyıllardır çekiyoruz.,  Kürt devleti kuracağız,  sizleri vatanınızda refah içinde yaşatacağız diyorlar çocuk mu kandırıyorlar, biz şimdi neysek o zamanda aynen öyle olacağız, onlar ağalıktan mebusluğa gene refah içinde, biz ırgatlıktan gene sefil işçiliğe”.
İnsanoğlu nelere alışmıyor ki,  canı yanınca bağırıyor, ucu dokununca sıçrıyor, yaşam ve düzen akıp gidiyor. Sağlıcakla kalın.