CAN’A MEKTUP
Sayın Belediye Başkan vekili Murat Can…
Bu mektubu göreve ilk başladığın bir ay içinde yazmayı uygun buldum.
Başarılı kişilerin ardından görevi almak, her zaman zordur ama siz başarısız bir yönetimden başkan vekilliğini devraldınız. Nasıl aldığınız ile ilgili laf kalabalığı yapmayacağım, konudan herkes haberdar. Lakin tam bir enkaz devraldığınız gün gibi aşikâr.
Birkaç defa Belediye ziyaretimde, batan bir firmanın önünde bekleyen alacaklılar misali Belediye koridorlarının ve kapınızın alacaklılarla dolu olduğunu gördüm maalesef.
Oysa bu kurum hiç böyle günler yaşamamıştı.
Belki buda size bir şans, belki de altından kalkamayacağınız bir yük bunu zaman gösterecek. Başkan vekili seçildiğiniz gün Mahmutlar halkı derin bir oh çekerek, ‘nihayet iyi bir yönetici koltuğu doldurdu’ sözleri ile karşılaştım ama sen hiçbir zaman o koltukları hiç sevmedin.
Bir yıllık Fen işlerinden sorumlu başkan yardımcılığı döneminde de o koltuğa hiç oturmadığına şahit oldum.
Yine Belediye Başkan vekilliğinde de mecbur kalmadıkça o koltuğa oturmuyorsun.
Bence oturmalısın, çünkü o koltuğa şimdiye kadar yakışan 2 başkandan birisi sensin.
Ama şu bir aydır beklentilere tam da cevap veremediğini sezinledim.
Yaraya erken müdahale etmezsen, kangrene çevirdiğini sen benden daha iyi bilirsin. Metotların doğru, uygulamalarda sıkıntı var.
Uyum sağlamak istemeyenlerle yolunu ayırmasını bilirsen, hem sen rahat edersin, hem de Mahmutlar kazanır.
Beklentiler dedim ya, hala Belediye içerisinde kelle kesen, baş kıranlar var. Burası dingonun ahırı değil, bir kurum.
Bu kurumu bu vaziyete kimler getirdi, hangi personeller gece gündüz yatarak veya yatmadan bugünlere geldi? Elbette, sen benden daha iyi bili-yorsun.
Dün en ağır dille eleştirdiklerinin, bugün yerine gelme zamanıdır. Çünkü vakit o vakittir. Doğruluğu, dürüstlüğü, çalışkanlığı ile gözde olan birisin, gereğini Mahmutlar için yapmalısın.
Biliyorum nefes almadan çalışıyorsun, yorgunluktan şikayet etmiyorsun ama yaz sezonu geliyor. Yollar kaldırımlar rezil bir vaziyette. Çöpler yine çoğu zaman konteynırlarda tepeleme bekliyor. Yolları yıkattın, ‘Can’dan teşekkürler, bu yol 4 yılda 5 defa yıkanmadı, ‘tozdan, çamurdan bittik, tükendik’ desek haksız sayılmayız.
Bu yaz sezonunda örnek çalışmalar bekliyoruz.
İlk geldiğin gün, ‘Mayıs’a kadar bana müsaade edin’ demiştin, unutmadım.
4 yıl sabırla bekleyen birisi olarak 1 ay daha beklerim.
Mahmutlar’da ruhsatsız, kayıt dışı yüzlerce iş yerleri var.
Seyyar demeye bin şahit isteyen 4 tekerlekli iğrenç tezgahlar var.
Pazar yerlerinde adamın adamının yerleri var.
Yaylalarda hüzün var.
Sahil perişan.
Atatürk Caddesi patates tarlası gibi.
Boklu dere seni bekledi iki yıldır.
Alt geçitler için söylenecek laf yok, çünkü utanıyorum yazmaya.
Belediye’de çalışmayan onlarca personel, gözüne hiç batmıyor mu? Ya hiç çalışmayan mankenler!
Şimdi okudukça bana bu kadar yüklenme, daha dün bir, bugün iki diyorsun.
Niye daha önce bunları yazmadın? diyorsun belki.
Ama ben bunları defalarca yazdım, zira adım muhalif gazeteci ve sözde gazeteci oldu.
Ve ben hep haklı çıktım.
Keşke haklı çıkmasaydım da, bugünleri yaşamasaydı Mahmutlar.