AYDIN VE ENTEL KİŞİLER
Ekonomik, siyasal ve toplumsal görüşlerin emperyal güçler lehine hızla değiştiği dünyamız-da bu görüşler özellikle gelişmekte olan ülkeler üzerinde olumsuz etkiler bırakmaktadır.
Bu etkiler o ülkenin gelişme düzeyine bağlıdır.
Örneğin; o ülkeyi yönetenler akıl, bilim ve felsefeyi ön planda tutuyorsa, yaşanan olaylara karşı daha rasyonel bir şekilde davranırlar.
Şayet o ülkede düşünce kültürü yerine inanç kültürü egemen olursa o toplum edilgen bir yapıya bürünerek yaşanan olaylara karşı rasyonellik yerine duygusallığın ön planda tutulduğu görülmektedir.
Bir toplumda akıl ve bilimin oluşması o toplumun tarihsel süreç içinde geçirdiği aydınlanma devrimine bağlıdır.
Bu devrimin temelinde kişide oluşan düşünce ve değerlerin din ve geleneklere bağlı kalmaksızın kendi aklını başkasının kılavuzluğuna gereksinim duyulmaksınız kullanılması yat-maktadır.
Esasında aydınlanmanın temeli akılcılıktır.
Akılcılığın oluşması için de o toplumda aydın kişilere ihtiyaç duyulmaktadır.
Aydın kişilerin en büyük özelliği kendini toplumdan sorumlu sayarak, kendi çıkarını değil toplum çıkarını her zaman ön planda tutan kişilerdir.
Bu kişiler bağımsız düşüncelerden yana oldukları için siyasal açıdan da bağımsızlığı savunurlar.
Aydın kişiler çağdaş ve hakça bir düzen isteyen kişileri alkışlarlar.
Ancak aydın kişilerin benimsemediği entel kişileri ele alırsak;
Bu kişiler aydın kişilerin aksine hep kendi çıkarlarını ön planda tutarlar.
Özellikle maddi çıkara ve maddi varlığa düşkündürler.
Bunlar havadaki esen yele göre kendilerini yeri geldiği zaman solcu, yeri geldiği zaman dindar ya da dinci, yeri geldiği zaman da liberal olarak tanıtırlar.
Aydın kişiler gerçeği ararken entel kişiler laf ebeliği yaparak moda olan düşüncenin peşinden koşarlar.
Zamanın hızlı solcusu olan bazı en-teller bukalemun gibi renk değiştirerek gerek siyasette gerekse medyada etkili görevlerde bulunurlar.
Aydınların toplum üzerinde etkileri büyüktür.
Bunlar toplumun gelişmesine yön vererek o toplumun bilgi ve bilinç düzeyinin artmasını sağlarlar.
Ancak aydın kişilerin varlığı bazı kesimler üzerinden rahatsızlık yarattığından bu kişiler özellikle 1990’lı yıllarda menfur suikastlar neticesinde katledilmişlerdir.
Örneğin; Uğur Mumcu ile Ahmet Taner Kuşlalı’uı bunlara örnek olarak gösterebiliriz.
Özellikle son yıllarda iç ve dış güçler kanalıyla toplumda istenmeyen bunalımlar yaratılmaya çalışılmaktadır. Bu durum toplum üzerinde de olumsuz etkiler bırakmaktadır.
İşte burada bizi yönetenlere, siyasi partilere, sivil toplum örgütleri ile birlikte aydınlara büyük görevler düşmektedir.
Unutmayalım, toplum yararına olan aydın kişilerin görüşleri üzerine önemle durulması gerekmektedir.
Bu makalem 25 Şubat 2013 tarihinde Mahmutlar Post Gazetesinde yayınlanmıştır. Konunun önemi nedeni ile tekrar yayınlanmasında fayda görmekteyim.