ATATÜRK VE TÜRK ULUSU- ENDER KARACA
Atatürk’ün en büyük özelliği Türk ulusuna güvenmesiydi.
Bu ulusa güvendiği için kendini her zaman halktan biri olarak görürdü.
Daha doğrusu yaşamında halkla sürekli beraber olmayı ve halkın dertlerini dinlemeyi ve bunlara çözüm üretmek onun en büyük meziyetleri arasında yer alıyordu.
Evet, Atatürk kendini halktan biri olarak tarif ederdi.
Cumhuriyetin 12. yıl dönümü için hazırlanan bazı özlü sözlere (dövizlere) ait yaşanmış bir anıyı bu konuya örnek olarak gösterebiliriz.
“Cumhuriyet’in on ikinci yıl dönümü için bir sıra dövizler hazırlanmıştı. Bunlar içinde şöyle yazılanları vardı;
- Atatürk bizim en büyüğümüzdür.
- Atatürk bu milletin en yücesidir.
- Türk Milleti asırlardır bağrından bir Mustafa Kemal çıkardı.
Atatürk listeyi dikkatlice gözden geçirdi, bunlar ve bunlara benzeyenleri çizdi.
Hepsinin yerine şunu yazdı.
- Atatürk bizden biridir.” (1)
Evet, Atatürk bizden biriydi ve halkla birlikte olur ve halkına güvenirdi.
Çünkü bu halkta olağan üstü bir cevherin olduğuna da yürekten inanırdı.
Hatta bu konuya örnek olarak Ekim 1919 ayında Amasya’da Ruşen Eşref’le yaptığı bir konuşmada, pehlivan güreşi seyretmek üzere panayıra gelen halkı gösterip;
“Bak birader, böyle ulustan nasıl ayrılırsın! Bu eski püskülerin içinde perişan gördüğün insanlar yok mu? Onlarda öyle yürek, öyle cevher var ki, olmaz şey! Çanakkale’yi kurtaran bunlardır. Kafkasya’da, Galiçya’da şurada, burada aslanlar gibi çarpışan, mahrumiyete aldırmayan bunlardır ” demişti.(2)
Yine Türk ulusunun manevi gücünün çok yüksek olduğunu Temmuz 1920’de söylediği bir demecinde de açıkça belirtmişti.
“Efendiler; bende bazı arkadaşlarım gibi Garp milletlerini, bütün dünyanın milletlerini tanırım. Fransız’ları tanırım, Almanları, Rusları ve bütün dünyanın milletlerini şahsen tanırım. Ve bu muarefemde (tanışmamda) harp sahalarında olmuştur, ateş hattında olmuştur. Ölüm karşısında olmuştur. Yemin ederek sizi temin ederim ki, bizim milletimizin kuvve-i maneviyesi (maddi gücü) bütün milletlerin kuvve-i maneviyesinin fevkindedir (üstündedir.)” (3)
İşte Atatürk bu milletin temel özelliğini bildiği için, yurdu işgal eden emperyalist güçlere karşı Kurtuluş Savaşını başlatmıştı.
Başlattığı bu Kurtuluş Savaşını başarı ile sonuçlandırarak Türkiye Cumhuriyeti Devletini kurmuştur.
Kurduğu bu devlet onun ilke ve devrimleri ile sonsuza kadar yaşayacaktır.
- Hikmet Bil, Atatürk’ün Sofrasında, Ekicigil Tarih Yayınları:1 sayfa:19
- İhsan Akay, Atatürkçülüğün İlkeleri, Varlık Yayınları, Eylül 1964, sayfa:35
- Prof. Enver Ziya Karal, Atatürk’ten Düşünceler T. İş Bankası Kültür Yayınları 1969 sayfa:138