ALİ ŞEN VE ZUMHURİYET
1990’lı yıllardı. Fenerbahçe’nin başında Ali Şen vardı. Ali Şen, futbol dünyasının en sivri dilli insanı olan Ömer Çavuşoğlu (Mevlüt Çavuşoğlu ile akrabalığı yok) ile birlikte görev yapıyordu.
Tüm konuşmalarında ve beyanatlarında kendi kulübünü çok başka bir yere koyar ve diğerlerini küçümserdi. Kendine has şivesiyle “Fenerbahze zumhuriyeti” diyerek başladığı her sözün arkasından Galatasaray, Beşiktaş ve Trabzonspor’a sataşır ve Fenerbahçe taraftarının diri kalmasını sağlardı.
Ömer Çavuşoğlu’da onun yolundan giderdi. Hatta bir defasında Galatasaray bayrağının tam ortasından yumruğunu geçirerek resimler çektirmiş ve cimbomlulardan ‘fincanı taştan..’ türküleri dinlemek zorunda kalmıştı.
Her Fener, Galata maçında olduğu gibi Fenerin diğer takımlarla yaptığı maçlarda Şen ve Çavuşoğlu farklı şekilde ağırlanırdı ..!
Fenrbahçe’ye karşı kıran kırana oynayan takımlar, Fenerin rakibine ‘Hala hatırın kalmasın’ misali maçlar çıkarırlardı.
Fener’in şampiyon olmaması için neredeyse gizli bir koalisyon oluşmuştu. Şen ve Çavuşoğlu, Fenerlilerin en çok sevdiği, rakiplerin en çok nefret ettiği kişilerdi.
Onlarda bunun farkın dalardı, ama ortamı gererek besleniyor, taraftarı bu yöntemle ateşliyorlardı.
CHP, MHP, BBP, DP, DYP ve diğer tüm partilerin Erdoğan’a karşı birlik olmalarının altında da böyle bir öfke yatıyor.
O dönemlerde Ali Şen’in yaptığını, şimdilerde Erdoğan yapıyor.
Kendisine destek vermeyen herkesi bir şekilde yaftaladı.
Toplumu, “Sen Alevi’sin, sen Zaza’sın, sen Türk vatandaşı değilsin, o paralel yapıdan, bunlar zaten Gâvur, Kum çocukları, Gezici teröristler, çapulcular, mum söndücüler, Haşhaşiler” diyerek kamplara böldü.
Bir partinin genel başkanı ve başbakan olarak sarf ettiği bu sözler belki siyaseten önemsenmeyebilir ama Cumhurbaşkanı olacak birine yakışmaz.
Cumhurbaşkanı, ailenin babası gibidir.
Tüm aileyi kucaklayıp eşit davranmak zorundadır.
Erdoğan, 12 yıllık siyasi yaşamına çok büyük seçim zaferleri sığdırdı ancak karşılığında da çok büyük kin ve öfke tohumları ekti.
“Bana karşı herkes birlik oldu” yakınmalarının bir anlamı yok.
Neyi ekersen onu biçersin.
Bu yazıyı Cumhurbaşkanlığı seçimlerinden önce kaleme aldığım için sonuçlara ilişkin bir tahminde bulunmam söz konusu değil.
Ama bir şeyin sonucunu net olarak söyleyebilirim.
Kim kazanırsa kazansın Türkiye, eski Türkiye olmayacak.
Hiçbir alanda bir birlerine tahammül edemeyen, siyasi görüşlerini dile getirirken dahi küfür dilini kullanan bir toplum yaratıldı.
“O ne yapıyorsa doğrudur” diyen bir kesime karşı, “Onun her şeyi yalan” diyen bir kesimin uzlaşması imkânsız gibi görünmektedir.
Önümüzdeki süreç çok şeylere gebe. Bakalım neyi doğuracak hep birlikte göreceğiz..