AKKUYU’DAKİ ATOM BOMBASI-Rıfat Kıymaz
Mersin Akkuyu’da bir nükleer santral kuruluyor, elektrik üretecek, deniz kıyısında bir atom santrali.
Yıllar önce atom santralleri dünyada moda iken bizde niye olmasın diye düşünüldü, projelendirildi ama yapılamadı. Bütün dünya çevreye verdiği zararlar maliyet ve çalıştırmaları problemleri nedeniyle bundan vazgeçip “ rüzgâr santrallerine” döndüğü şu yıllarda biz, ortalığın karman çorman olmasından istifadeyle anlaşmaları imzaladık, projeyi başlattık.
Aklıma hemen yıllar önce milli eğitimin başlattığı ve fiyasko ile biten “ MODERN MATEMATİK” geldi. Bunu Fransızlar başlattı,bunu batı hemen aldı,bir dönem bile geçmeden Fransızlar bunun beyni nasıl çarpıklaştıracağını anladı.,eğitim sisteminden kaldırdı,öbür batılı ülkelerde kaldırdı,peki biz ne yaptık? Yıllarca bunu okullarımızda okuttuk, çarpıklığın kobaylığını yaptık. Neyse biz konumuza dönelim. Atom santrali demek “RADYASYON” demektir. Bir patlama, bir sızıntı bu su ve rüzgâr ile 5 dakikada binlerce km yol alır, yapışır kalır öyle kolayda çıkmaz, temizliği yılları alır, canlılar için kanserojendir. Aynı “ ÇERNOBİL” faciası ve içtiğimiz radyasyonlu çaylar gibi. Arada binlerce km olduğu halde. Ama üzülerek okuyor ve duyuyorum ki daha şimdiden santralin kurulacağı yörede, orada çalıştırılacak işçiler için yerel örgütler “ bir takım faaliyetlere” geçmişler. Ne diyelim Allah hakkımızda hayırlısını versin.
Yıllar önce Avrupa birliği çimento fabrikalarını kademeli olarak Avrupa’dan azalttı, Fransa hepsini bize yolladı, üretim ve pisliği bizde onlara çimento gönderiyoruz, borsaya bakarsanız çimento hisselerinin yıllardır zarar etmediğini görürsünüz.
Asbesden yapılmış oluklu çatı örtülerini Avrupa birliği Avrupa ‘da yıllar önce yasakladı. Bunların imalat makineleri Bulgaristan ve güzel yurduma getirildi. Asbes zehirli ve kanserojenin en kuvvetli birleşimini içerir. Bilhassa sıcak yörelerde çabuk buharlaşır ve altında oturanın nefesiyle doğruca ciğerlere gider.
Sevgi ve saygı değer Mahmutlarlı okurlarım, ben sizin içinizde yaşıyorum, benim yaşadığım çevre insanına saygı ve sevgim sonsuzdur. Bu yaşıma kadar gördüğüm, duyduğum, okuduğum onlarca konu ve olaylar içinde, en çok belde, yöre ve bölgemizi ilgilendiren, burada yaşayan insan ve canlılara doğrudan temaslı bilgileri paylaşmak benim borcumdur. Bir köşe yazarı olarak ben bunun böyle olması gerektiğine inanıyorum. Bu inancımı paylaşan gazetemiz sahibi Mesut bey’e bir kez daha şükranlarımı sunuyorum. Duyarlı ve sağlıklı günler dileğim ile… Allah’a emanet olun…