ADALETİ BİTİRMEYİN
Bütün dünyada “adalet saraylarının” önünde bir genç kız heykeli vardır, kızın gözleri bağlıdır, elinde kefeleri eşit duran bir terazi tutar. Eğer heykel yoksa giriş kapısı üstünde ve ya içeride bir yerde taşa veya mermere kazınmış aynı şekil vardır. Bu genç kız adaletin ve adaletin herkese eşit ve doğru olması gerektiğinin bir göstergesidir. Gel gör ki bütün dünyada ve yurdumda her gün haberleri izlerken adaletin bu temel göstergesinin zaman zaman ters işlediğini eşit dağıtılmadığını görüyoruz, yani kısacası adaletin doğruluğu işerliği zaman zaman deliniyor, bilhassa kişilere göre değişiyor…! Adamın biri birini kesiyor, parçalıyor alması gereken cezanın çok altında ceza alıyor, yardım edenler ceza alıyor ama yurt dışına kaçma fırsatı buluyor, adam itiraf ediyor, hayır diyorlar, davayı uzatıp, üç kez adli tıpa gönderip, deli olmadığı raporu istiyorlar. Adam turp gibi çıkıyor. Zaman aşımı, çıkan af kanunları ve içeride yattığı süre göz önüne alınıp salıveriliyor. Adam defalarca sarhoş araba sürerken yakalanıyor, bazen de kaza yapıyor, hep salıveriliyor. Toplam cezası “2060 yılına kadar araba süremeyecek”, ama o sürmeye devam ediyor, nereye kadar, birini öldürüp ezinceye kadar…! 27 Mayıs 1960 askeri darbesi, başbakan Menderes ve birkaç bakan yargılanıp asıldı. O zaman fısıltı gazetelerinden biz bu yargının tamamen düzmece olduğunu zaten öğrenmiştik. Daha sonra bu ortaya döküldü. Şimdilerde konu yargıya taşınıyor. Ölenler öldükleri ile kalıyor, yakınları acılar içinde duyanlar üzülüyor, ateş düştüğü yeri yakıyor ve zamanla her şey kaybolup gidiyor. Herkesin ağzında dolanan şuna ne demeli, “ Bıçağı çekiyor, saplamazsa suç yok.” Bazıları buna “Devir tersine döndü.” Diyor, bazıları “Demokraside çareler çoktur” deyip yasa uygulamalarını ve adaleti hafife alıyor. Bunların böyle olmasında da bir “hayır” var. Umalım ki yetkili büyüklerimiz adaletin bu zayıflık ve boşluklarını hemen kapatacak kararlar alarak “adalet sarayının” çökmesini engellerler. Yoksa bu boşluklara yenileri eklenip eskiler büyürse adalet çöker, insanların acıları büyür, ortalık karışır, toplum düzeni çöker, devlet yok olur, “yargısız infaz” devri başlangıcı bunun ilk göstergeleridir. İşi sıkıya alın lütfen…! Her yıl binlerce polis ve tim alınarak olayları bastırmaya çalışmak yanlış bir yaklaşımdır.