KADINLAR GÜNÜ
Ülkemizde ve Dünyada kadın haklarını yalın olarak masaya yatırmak yerine, öncelikle insan haklarından söz etmek ve bu doğrultuda değerlendirmelerde bulunmanın daha doğru olacağını ve sonuçta kör noktaların neler olduğunu ve çıkmaz sokakların kimler tarafından hangi amaçla inşa edilerek, nelerin yapılmak istendiğini, asıl ayağa kalkması gereken suç ve suçluların kimlerin ve nelerin olduğunu daha açık ve net olarak görmemizi sağlayacağı düşüncesindeyim.
Yapılan araştırmalarda Dünya nüfusunun % 19 ‘unu Müslümanlar oluşturmaktadır. Bunlardan % 17.9’u, gelişmemiş, az gelişmiş veya gelişmekte olan ülkelerde,1.1’i de, göç etmek suretiyle gelişmiş ülkelerde yaşamaktadırlar. (Kaynak; İlhan ARSEL – Aydın ve Aydın kitabı) Dünya devletlerini, fert başına düşen milli gelir sıralamasına göre değerlendirdiğimizde, bunun doğruluğunu açıkça gözlemleyebiliriz. Biz bu kategori içerisinde, gelişmekte olan ülkeler arasında bulunuyoruz. Müslüman dinine mensup, sancılı da olsa demokrasi ile idare edilen bir kaç ülkeden birisiyiz. Allah ile kul arasında olması gereken inanç bağı üzerinden servet sahibi olmak isteyen, geçimini bu yolla sağlamayı meslek edinen veya hem demokrasiyi ve hem de inancı araç olarak kullanmak suretiyle devlet yönetimine seçilmeyi ilke edinmiş, modern toplum olmanın ilk ve en önemli çıkış noktası olan eğitime gereken önemin yeteri kadar verilmediği sancılı bir dönemi yaşamaktayız.
İnanç kişiye ait bir yaşam biçimidir. Hiçbir güç veya zorlama hiç kimseyi inancından mahrum edemez ve elinden alamaz. O halde inanç, hangi düşmana karşı korunmaya çalışılır bunu anlamak mümkün değildir. Zira, inanç çalınacak bir eşya veya bir madde olmadığına göre korumaya çalışıyor gayreti içerisinde olmak, tartışmasız bir takım çıkarların varlığını işaret etmektedir. Eğitim ve kültür düzeyi düşük olan toplumlarda, dini baskılardan en çok kadınlar etkilenmektedir. İkinci bir etken olarak; günümüzde son derece dinamikliğini koruyan ve yazılı olmayan örf – adet – geleneklerin ortaya çıkardığı “erkek egemen aile yapısı”nın hakimiyetidir. Bu tür egemen toplumlarda, kadının eşit haklara sahip olduğu yasalarla güvence altına alınmış olsa dahi, uygulamada tam olarak gerçekleşemediğini görürüz. Halkının büyük bir kesiminin gelir düzeyi düşük olan toplumlarda, eğitimde, ekonomik ve sosyal güvencede fırsat eşitliğinden yararlanamayan insan guruplarının ilk sırasını kadınlar teşkil etmektedir. Doğal olarak aile içi görevler kadına, geçimi sağlayacak maddi kaynak yaratma görevi de erkeğe olmak üzere paylaşılmaktadır. Buna ilave olarak; namus ve iffet’in kaynağı ve hedefi kadın, tecavüzcüsünün ve aynı zamanda koruyucusunun da erkek olması gerçeğini ortaya çıkarmaktadır.
Doğal olarak bu tür anlayışın hakim olduğu toplumumuzda, kadın haklarını korumak veya savunmak adına hangi eylem türü yapılırsa yapılsın, amaca ulaşmanın mümkün olmayacağı görülmelidir.
Kaldı ki; günümüzde, gerekli eğitimi almış olmasına rağmen, dünya görüşü, insan haklarına olan inancı, kültürü ve becerisi henüz tam olarak gelişmemiş bazı kişilerin, kendisinden daha donanımlı ve daha yetenekli olan diğer kişileri, bulundukları noktayı korumak adına, gerek mali ve gerekse nüfuz potansiyelini kullanarak çeşitli yollarla engellemeye çalıştıklarını üzülerek görmekteyiz.
Demek oluyor ki; hakların aranmasında sorgulamaya, sistemi yönetenlerden başlamak gerekiyor. Ekonomik¬ – sosyal ve kültürel yapının zirveyi yakalayabilmesi için, cinsiyet ayırımı gözetmeksizin sistemi yöneten her kademedeki görevlilerde “liyakat”ın esas alınmasının birinci öncelikli olması gerekmektedir. Asıl bunun mücadelesi verilmelidir. Bunun alt yapısını oluşturmak için, gerek özel günlerde ve gerekse ihtiyaç duyulduğunda, demokratik kitle örgütleri veya diğer kuruluşlar tarafından planlanan kutlama veya eylemlerde katılımcıları çoğaltmak için, kabul edilebilir daha yumuşak yöntemlerin esas alınması ile, toplu uyum sağlanmış olmakla sonuca daha çabuk varılmış olacaktır.
Sonuç olarak; katılımı genişletmek ve yaygınlaştırmak adına, toplu uyumu sağlayacak yöntemler ne olursa olsun, bırakalım kadınlar 8 Mart Dünya Kadınlar Gününü diledikleri gibi kutlasınlar, diledikleri gibi değerlendirsinler.
Saygılarımla.