DEREBEYLİKLE Mİ YÖNETİLİYORUZ?

Mahmutlar Belediyesi’nde şişirilmiş torpilli personel sayısının ne kadar çok kalabalık olduğunu daha önceki yazılarımda belirtmiştim. Ali Çelik bey, yakınlarının ricasını kıramayarak, ‘hallederiz’ mantığı ile işe göre personel değil, personele göre iş anlayışı olduğu için belediye’ye ait her birimde bir sürü vitrinlik personel göze çarpmakta.
Her birimde hambal yükü çekiyor, diğerleri torpilli süs eşyası gibi halkın yüzüne bakarak tüyü bitmemiş yetimlerin vergisi ile nafakalarına katkı yapıyor. Sekreterin sekreteri misali artık birim amirlerinin bile sekreteri var. Elbette olacak bu kadar torpilli personeli nerelerde oturtacaksın. ‘El pilavı ile dost tutunma’ derler buna. Bir tarafta dini uğruna yaz demeden, kış demeden ailesine helal lokma götüren gerçek emekçi personel, bir tarafta süslü vitrinlik personeller.
Şimdi bu adalet mi?
Hiçbir meclis üyesi de bunu dile getirmiyor. “Bana ne ya, ne yaparlarsa yapsınlar, nasıl olsa burası Ali baba’nın çiftliği olmuş”  diyorlar. Asıl konu çalışanları zor durumda bırakmaktır. Hiçbir iş yapmadan alınan maaş, acaba o kişiyi ne kadar mutlu eder olay buradadır.
Ali Çelik yönetimi, AK Parti Antalya Milletvekili Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun dediği gibi, ‘Derebeylikle mi Belediye’yi yönetiyor, yoksa dikta rejimi ile mi yönetiyor.’ Burada sayın Milletvekili Çavuşoğlu’na hak vermemek elde mi, ama bu açıklamayı Mahmutlar’ın ilçeliği ile ilişkili hale getirmemeliydi. İlçelik Mahmutlar’ın en hakikat hakkıdır. Burada elbette Ali Çelik’in yanında yer alırım. Mahmutlar menfaati her şeyin üstündedir. Mahmutlar’a yapılacak olan Alışveriş merkezine karşı değilim. Belediye’nin bulunduğu alanda 5 yıldızlı Turizm tesisi olmasına da karşı değilim. Biliyorsunuz sahil projesine de karşı olmadım. Ama bu projelere karşı olanlar hep haklı çıktı, çünkü bu projelerin altında hep çapanoğulları çıktı.  Şaibe çıktı, yolsuzluk dedikoduları çıktı ve tüm bu duyumları inkar eden birileri çıkmadı. Müteahhitlikle hiç ilintili olmayan kişiler bir araya geliyor. Mahmutlar’ın artık buna bir ‘dur’ deme zamanı çoktan geçti. Birçok kişinin de dile getirdiği derebeylik ve dikta rejim söylemi konusunda vekil Çavuşoğlu’na ne diyebiliriz.
Hasan Kısa beyefendi sürekli Belediye Başkan vekili olarak Belediye’den hiç çıkmıyor ve bu beyefendırsi sürekli personelle didişiyor. Bu bir derebeylik değil de nedir? 20 yıl kendi işyerine sahte ruhsat ile belediye’yi zarara sokacaksın, 4 yıl 5 yıl ruhsatı olmayan 300-400 kişiye ‘ruhsatın nerede?’ diye sormayacaksın, yeni işyeri açmış işyerlerine dikta rejim uygulayıp, üzümün çöpü, armut’un sapını bahane ederek, ruhsat vermeyi engelleyeceksin, denizin dibindeki hortumu bu halk unutmadı, yayladaki şaibeli haksız satışlar, hala hafızada. Ruhsatsız işyerleri sizlerin gözetiminde, istediğin personeli çöpe, istediğin personeli klimalı odaya vereceksin ve bunun adı derebeylik olmayacak.
Evet, Çavuşoğlu yerden göğe kadar haklı ama bu beldenin kapatılması için bir gerekçe değil. Kötü’den örnek olmaz. Daha önce Çavuşoğlu’nun partisinden bir belediye başkanı vardı. Hala dillerde, demek ki 1 elin 5 parmağı hepsi ayrı. Mahmutlar’da birlik beraberlik adına gazete olarak çağrıda bulunmuştuk. Sayın Belediye Başkanı Ali Çelik hariç ilgili herkes bu çağrıya kulak verdi ve ‘biz hazırız’ dediler.
Peki, bu beldeden sorumlu şehrimeni Çilekeş niçin cevap vermedi?
Mesele Mahmutlar’ın menfaati de ondan, yönetmenin herkese mahsus bir şey olmadığını herkes gördü ama ne yazık ki olan Mahmutlarımıza oldu.