GÖREMEDİM
Akıl hastanesine yeni atanan doktor, koridorlarda dolaşırken bir de bakmış, otuz kırk kadar hasta bir delikten içeri bakıyorlar. Doktor da delikten bakmaya çalışınca, deliler buna engel olup, “Sıraya geç hemşerim” diye adamı terslemişler.
Çaresiz sıraya geçen doktor, bir süre bekledikten sonra sıra kendisine gelince, delikten içeri bakmış fakat bir şey görememiş. Bu arada arkada sırasını bekleyenler, ‘Hadi kardeşim, çabuk ol, seni mi bekleyeceğiz?’ diyerek doktoru kenara itelemişler. Doktor tekrar sıraya geçmiş, sıra kendisine gelince yine bir şey görememiş, arkasındakiler yine doktoru bir kenara atmışlar. Bunun üzerine genç doktor hastalara, ‘Arkadaşlar iki defa bak-tığım halde bir şey göremedim, neden acaba?’ diye sorunca, hastalardan biri, ‘Doktorcuğum, sen iki defa bakıp bir şey görememişsin, biz senelerden beri baktığımız halde bir şey göremiyoruz’ diye cevap vermiş.
Şimdi bende, ‘Mahmutlar’da bir hizmet göremiyorum’ dediğimde muhalefetlik etmiş oluyorum. Oysa her şey orta da. Mahmutlar gibi geliri bol bir beldede, eğer ‘para yok’ deniyorsa önce düşünülmeli. Başta israfın önüne geçilmeli. Yatırımlarda, projeden başlamak üzere kılı kırk yararak, bir tüccar edasıyla hesap yapmalı ve bu neticede belde yönetilmeli. “İdare ediyoruz” cümlesi sadece acizlerin işidir. “İdare etmeyeceksin, layıkıyla yöneteceksin” cümlesi kalbinde yer aldığı zaman o zaman işler yürür…
Bir yöneticide birinci şart, ‘Allah korkusu’ olmalı, yapılan hizmet toplum için yapılmalı. Toplumun menfaatleri korunmalı, o zaman o delikten baktığımız zaman bir şeyleri görebiliriz…
Geçtiğimiz hafta bir dosttun ofisinde ‘Belediye Başkan vekili mi?’ desem, yoksa düğünlerde yapılan anonslar gibi ‘Belediye Başkan yardımcısı mı?’ desem, MHP’li mi, AKP’li mi yoksa, CHP’li mi? benimde kestiremediğim yöneticilerimizden renkli sima Hasan Kısa ile karşılaştım. Yaklaşık 3 saat süre ile Mahmutlar’dan, yatırımlardan ve siyaset-ten konuştuk. Kısa’dan anladığım tek şey, ‘Biz yöneticiyiz, bak her dakika bir telefon geliyor, işimiz zor. Herkes beni arıyor yardımcı olabildiğimiz kadarı ile yardımcı oluyoruz’ oldu. Bu kelimelerden sonrakiler beni pekte tatmin etmedi.
Kısa’ya ne sordum, ne cevap verdi?
1- ‘Belediye alanı AVM olsun’ diyor halk. Kısa, ‘Olmaz, çünkü önünde D-400 karayolu var. Riskli bir bölge kaza olur.
Aynı soruya Çilekeş, ‘Belediyemizin bütçesi bu yatırıma elverişli değil. Özel yatırımcılardan teklif gelirse seve seve ilgileniriz’.
Burada Çilekeş’e katılmamak mümkün değil, Çilekeş’i kutluyorum bu açıklamayı yaptığı için. Ya Kısa’ya ne demeli, sanki alışveriş merkezinin kapısı D-400 karayolunun ortasına denk gelecekmiş gibi yorumunu her zaman ki gibi düşünmeden’ olmaz’ mantığı ile ortaya koyuyor.
2- ‘Fen İşleri ile Cumartesi pazarı alanını kapsayan yer içinde sinema, tiyatro, düğün salonu ve belediye hizmet binası olan bir kültür merkezi yapılsın’ diyor halkımız. ‘Siz ne dersiniz?’ diye sordum.
Kısa, ‘olmaz’ dedi yine. ‘Ben Belediye’nin olduğu bir yere Düğün salonu yapılmasına karşıyım. Çünkü bizim halkımız düğün salonunun altını üstüne getirirler. Kırarlar, dökerler’ dedi.
Belediye yöneticileri önce halkının medeniyetini ortaya koymalılar. Şu andaki Düğün salonunun nesi kırıldı, döküldü? Sen şehir medeniyetini ortaya koy, gerisini düşünme, bu halk her şeye layık…
3- ‘Sahildeki yanlış projeye ne diyorsun?’ diye sordum. Kısa, ‘Sahilde yanlış giden bir şey yok, her şey güzel gidiyor. Size göre her şey kötü zaten, bir yere temel atsak, daha bitmeden eleştiriyorsunuz” dedi.
‘Alt geçit ile iniş yolunun arasında 200 metre mesafe var. Hem de ters tarafta’ deyip bir kağıt üzerinde çizdim, masadaki çizdiğim kağıdı aldı, sinirlendi kağıdı yırttı attı. Belli ki bu sinirliliğin altında bir suçluluk duygusu var. Kısa esas bombayı sonra patlattı. ‘Bu proje çizildiği zaman orta refüjde karayolları tarafından yapılan tel örgü yoktu, onun için bu projede yanlışlık oldu. Hele bir yapılsın teslim alalım, ondan sonra yıkar doğrusunu yaparız’ dedi. (bu cevaba acıyarak güldüm)
Bu mantığı anlamak mümkün değil, şimdiden düzeltilse daha iyi olmaz mı? (Yık, tekrar yap) ne anlama gelir bilmiyorum. Belki aklınıza şöyle bir soru denklemi gelir mi?
“Yeni proje, yeni müteahhit, yeni bir iş,yeni bir TL!…”
Sayın Kısa, gözünü hedeften ayıran, sadece bahane görür. Bahanelerin arkasına sığınarak Mahmutlar’a yazık etmeyin, yöneticinin iyisi iş başında belli olur. Bilgisini kullanmayan yönetici, tarlasını kullanmayan çiftçiye benzer.
Siyaset ile ilgili konuşmalarımız Kısa ile benim aramda özel…