BU VATAN KOLAY KURULMADI
Geçen hafta anayasaların yapılması konusundaki makalemde yeni bir anayasanın yapılmasının çoğu kez devrimle olduğunu ve bununda yapılması için egemenliğin kimde olduğuna bakılacağı, egemenlik ulusta ise yeni bir anayasanın da ulus tarafından yapılacağı.
Ulus tarafından yapılması içinde bir ”Kurucu Meclisin” kurulmasına ihtiyaç duyulacağını açıklamıştım.
Şimdi toplumun pek gündeminde olmayan ancak siyasetçilerin gündeminde olan yeni bir anayasanın hangi koşulda olursa olsun hazırlanması konusunda TBMM’de grubu bulunan siyasal partilerden 3 er milletvekilinin katılımıyla “Uzlaşma Komisyonu” oluşturulmuş ve bu komisyonda yeni anayasada yapılmak istenen düzenlemelerin yer alacağını açıklamışlardır.
Yapacakları bu düzenlemelerin ne olacağı konusu henüz açıklığa kavuşmamıştır.
Yalnız yazılı ve görsel medyadan öğrendiğimiz kadarıyla oluşan bu komisyonda BDP ‘si hazırlanacak olan yeni anayasada kökten değişim istediklerini açıkça ifade etmişlerdir.
Ne demek kökten değişim?
Bu kökten değişimin aslı astarı kendilerinin tüm yönleriyle özerk bir yapıya kavuşmak için var olan üniter devletimizin yerine eyaletlere bölünmüş bir federal devletin kurulmasını istemeleriydi.
Esasında emperyalist güçler tarafından gizli kapaklı olarak desteklenen bu istekler yüz sene öncede vardı bu günde var.
Çünkü: emperyalist güçlerin temel amacı nerede enerji varsa oraya giderler ve oradaki toplumları birbirlerine kırdırarak hem silah satarlar hem de petrol ve doğal gaz gibi enerji kaynaklarına el koyarlar.
Anımsayın, 24 Temmuz 1923’de imzalanan Lozan anlaşması ile yalnız Irak sınırı çizilmemişti.
Neden? Çünkü Kuzey Irakta petrol kaynakları vardı. İngiltere hemen devreye girerek yeni kurulan ülkemizde bir bulanım yaratarak örneğin: Şeyh Sait isyanını çıkartarak ortalığı karıştırmış ve sınır konusunu o zaman ki adıyla Milletler Cemiyetine aktarmış ve aradan üç sene geçtikten sonra yapılan Ankara antlaşmasıyla Musul ve Kerkük bölgesi Irak’ta kalması kaydı ile bu sınır çizilmiştir.
İşte emperyalist güçlerin 90 sene önceki görüşleri neyse bu günde böyle olduğu açıkça görülmektedir. Örneğin PKK Terör örgütünü ele alalım. Bu örgüt emperyal güçlerce desteklenmese kılları bile kıpırdayamaz.
Bu makaleyi hazırladığım sırda ulusumuzu derin bir acıya boğan ve PKK terör örgütünün yaptığı son saldırılarda şehit edilen 24 askerimize 5 polisimize ve 3 sivil vatandaşımıza Allahtan rahmet dileriz.
Unutmayalım bu beyni yıkanmış PKK terör örgütüne açılımmış, maçılımmış şeklinde hiçbir zaman ödün verilmemelidir.
Hatta Rus Generali Lionen bir zamanlar hazırladığı bir raporunda “Kürtleri okşamamak icap eder, çünkü bu suretle yapılan muamele kendilerine gurur vererek, hükümetin zayıf olduğu kanaatini doğurur. Bunlara silahlı kuvvetlerle etki yapılmalıdır” demişti.
İşte burada TBMM’ne büyük görevler düşmektedir. Yeni anaysa hazırlamak yerine iktidarı ile muhalefeti ile birleşerek ülkemizin bu terör belasından kurtarılması konusunda gerekli önlemlerin alınması gerekmektedir.
Unutmayalım bu ülke emperyalist güçlerle savaşlar verilerek Yüce Atatürk’ün önderliğinde kurulmuştur.
Bunun değerli ulusça çok iyi bilelim.