HALK EVLERİ KÖY ENSTİTÜLERİ EĞİTİM ENSTİTÜLERİ
Bu üç kuruluştan ikisi Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk yıllarında, üçüncüsü ise; daha sonraki yıllarda kuruldu. Latin alfabesi ile çağdaş bir okuma planı yürüten ilk hükümetler ilk, orta ve lise okulları ile çocukları, eğitirken onların ana- baba kısaca yetişkinleri de çağdaş eğitime hazırlamak için hem şehir, kasaba, hem kırsal kesimlerde ilk önce halk evlerini sonra köy enstitülerini açtı.
HALK EVLERİ: Şehir ve kasabalarda yoğunlaştı. Çeşitli beceri kursları yanında, kütüphanesi ile milliyetçi aktif çalışmaları ile bir anda toplumun gözdesi oldu. Yeni Türkiye’nin coşkusu halk evlerinde insanları bir araya getirdi. Burada yetişen bilgilenen insanların hepsi hükümetlerin her alanda yaptığı atılımların temel taşlarını oluşturdu.
KÖY ENSTİTÜLERİ: Kırsal kesimdeki bu insanların bu yeni Türkiye ve çağdaş yaşama hazırlanması için düşünüldü. Yakın köylerin ulaşım kolaylığı olan yerlerinde kuruldu. Her birine pulluk, dikiş makineleri, radyo, kütüphane v.s konuldu. Eğitici kurslar açıldı.
HER ALANDA EĞİTİLEN, KENDİNİ ÇAĞDAŞ YAŞAMA HAZIRLAYAN YURDUMUN GÜZEL İNSANINA BUNLAR ÇOK GÖRÜLDÜ. HÜKÜMETLER “BUNLAR UYANIYOR ZORLANIYORUZ” DEDİ. AĞALAR “ BUNLAR UYANIYOR SÖZÜMÜZ GEÇMİYOR” DEDİ. İLK ÖNCE KÖY ENSTİTÜLERİNE PİSLİK ATILDI. KAPATILDI. ŞİMDİLERDE DE YILLARCA KÖRELTİLEREK ÇAĞ DIŞI BIRAKILAN HALK EVLERİ ZATEN ZAMANINDA GELMİŞTİ. YENİ DÜNYA POLİTİKASINDA (GLOBAL TEK DÜNYA İDARESİ) MİLLİYETÇİ HİÇ BİR DÜŞÜNCEYE YER YOKTUR.
EĞİTİM ENSTİTÜLERİ: Yurdun öğretmen açığını kapatmak için üniversitelere bağlı olarak kuruldu. Tam bir rezaletle başladı ve bitti. (60’lı yıllardan sonra) partiler binlerce adamının listesini, idarecilerin önüne koydu. “ BUNLARI ALACAKSINIZ” dedi. Hepsi alındı. Sınıf atlama sınavlarında sadece sorular yazıp, cevapsız kağıtları toplanan bu insanların çoğu 1-2 yıl içinde dershane yüzü görmeden öğretmen oldu, okullara atandı. Bunlar branşlarından bildikleri bir – iki kelime ile yıllarca öğrenci yetiştirdi. Nasıl oldu? Bir örnek; buradan mezun bir edebiyat öğretmenine “ YAHYA KEMAL” kimdir diye sormuşlar, (ünlü bir şairimiz) düşünmüş, düşünmüş, “çıkartamadım valla acaba İstanbul mu yoksa Ankara milletvekilimi? Demiş… bu 16 yıllık bir edebiyat öğretmeni. Bunların içinde kendini yetiştirmişler vardır. Onlara laf yok. ( Bir TV oturumundan alıntı) NE DİYELİM HEPSİNDE VARDIR BİR HAYIR. MİLENYUM ÇAĞINA GİRDİK..
MAYDANOZ KÖŞESİ: yıl 2011, Anadolu’nun bir şehri, bu şehrin bir beldesi, beldede bir piknik alanı. Mütevazı giyimli bir aile yaygıların üstünde. Baba ve üç kızı lap topun etrafında didişiyor. Boncuğu sevdiler, bir iki dakika sohbet ettik, ayrılırken baba futbol maçları için, büyük kız program takibi için, küçük kız oyun için atışıyordu. Babaları bir fabrikada işçi olan bu aileyi tanımak beni çok duygulandırdı, çağı yakalamışlardı…