AMA.. ÇILGINLIK BU-Sudi Çandır
Kişi başına düşen milli gelir: TAM ON BİN DOLAR. Sosyal güvenlik alanında muhteşem atılımlar yapıldı.
Cebinde paran yoksa vur tekmeyi istediğin hastanenin kapısına, “Beni ameliyat edin bakiiim” de. Tüm beyaz gömlekliler emrinde.
İşsizlik dediğin ne ki?.. İstanbul’un her tarafını Afrikalılar işgal etmiş tıpkım Alamanya gibi.
“Neden” derseniz?
İş çok, çalışacak adam yok!..
“İlköğretim” dersen ki, “de” bence de.
15 kişilik sınıflarda uzay ötesi sistemle eğitim görüyor öğrenciler.
Dabıl duble yollarla Hakkari ile yokgari’nin arası iki saatlik yol olmuş.
Samsun, Sivas- Sivas, Kars taaki Doğukapı’ya kadar, Kayseri, Ankara, İstanbul; aha şurası olmuş hızlı trenle.
Mersin’den kalkan feribot Antalya’ya oradan da İzmir ve dolayısıyla ver elini İstanbul’a ‘gözbebeğin’ kadar yakınlaşmış!
Eskiden böylemiydi?.
Sıkıysa kara trene beyaz gömlekle binde gör.200 Km yolu 6 saatte çuf çuflarsın, indiğinde gömleğin zifte bulanmıştır.
Şimdi, gömleğiniz; binerken de, inerken de AK-sa! İnanın bu sa-bancıdan dolayı değildir.
Siz anladınız onu….
Yine eskiden, yani 79 yıl öncesinin 10 yıl beri tarafındayken hiç basın özgürlüğü yokken, bugün öyle mi?.
Sahi Öyle mi?
Siz kitap yazdı diye bir kişinin, ama sadece bir kişinin içeri tıkıldığına inanıyor musunuz?..
Ak eller projesi kapsamında hayata geçirilen ileri ‘Demoklasi’ sayesinde aile avukatlarımız bile olmadı mı?
Tarımda kuru incir, üzüm ve fındık üçgenine hapsedilmiş olan ülkemiz, İsrail’e ‘tohum’ ihraç eden bir ülke olmuşsa! Eee bundan iyisi Şam’da kayısı.
“Hayvancılıkta” dersen!
Yazmaya bile gerek yok. Yeni Zelanda’dan tutun, neyse bırakın!
Dünya finans sektörünün merkezi olabileceğimizi hayal edebiliyor muydunuz?
Peki, ABD başta olmak üzere İMF’ ye bile borç para veren bir ülke haline gelmiş olmamıza “ne” diyorsunuz?
Daha dün gibi İsrail devlet başkanının bizden yediği van minüt fırçası.
Siz ABD’nin zenci başkan seçmesini tesadüf mü sanıyorsunuz?
Ülkemizde ‘KÖKLER’ dizisiyle kazandıkları sempatiyi avantaja çevirip bize şirin görünmek içindir.
Elleri mecbur. Hele bir ters düşsünler! Hemen münit’leriz akılları başlarına gelir.
İşte tüm mesele budur.
Güçlü olursan emir alan değil, emir veren olursun.
İç huzurumuza gelince.
Nerede o eski kardeş kavgaları?.
Bu ülkede en küçük bir olay oluyor mu?
Bir zamanlar yurt dışına gidebilmek için kırk kapıdan geçer, kırk gün beklerdik.
Hatta Alamanya’daki oğluna gitmek isteyen Hüsmen ağanın Hans’a çökelek götürüp işini hallettiği günler daha dün gibi.
Rusya’ya gözümüzün yanıyla bile bakamazdık.
Bugün en ağır ‘işlerimizi’ onlara yaptırıyorsak daha neyi tartışıyoruz.
Yanarım, yanarım da bu milletin 79 yılı (Yazıyla yetmiş dokuz) boşa geçmiş o’na yanarım.
Sonunda açıklandı. “ÇILGIN PROJE”
Eh artık zamanı gelmişti.
Hazinemiz dolup taşarken onu da bir zahmet aradan çıkaralım.
İstanbul’un bir ucundan diğer ucuna kanal kazıp gemiler yüzdüreceğiz.
İstanbul’un fethinden sonraki en şaaane olay.
İstanbul’un kanal projesine Mahmutların alt geçitlerini de ekleyen hökümetemize binlerce teşkür ediyorum.