KALBİN KATILAŞMASI-Nazif Fethi Yalçınkaya
Kur’an’ı Kerimde Mutaffifin suresinde kalplerin paslanmasından sözeden bir ayet var. Mealen şöyledir: “… Hayır hayır! Doğrusu yapıp ettiklerinden dolayı kalplerinin üzeri pas tutmuştur.” Bu ayet nazil olunca bazı sahabiler bu mecazi vurguyu anlamakta güçlük çektiler. Kalbin pas tutması ne demektir? Kalp nasıl olur da pas tutar? İnsanın yaptığı işler, işlediği ameller kalbin paslanmasına nasıl yol açar? Bazıları bu sorulara cevap bulmakta zorlandılar. İşte bunun üzerine Kur’an’ın en büyük açıklayıcısı olan Allah Rasulü şöyle buyurdu:
“Kul bir günah işlediği zaman kalbinde siyah bir nokta oluşur. Bundan vazgeçip tövbe ve istiğfar ettiği zaman kalbi parlar. Günahtan dönmez ve bunu yapmaya devam ederse siyah nokta arttırılır ve sonunda tüm kalbini işgal eder. ” (İbn Mace, Zühd, 29; İbn Hanbel, Müsned,II/297)
Kur’an-ı Kerim’de kalbe dair mecazi anlatımlar sadece “kalbin paslanması” ifadesinden ibaret değildir. Kur’an, kalbin sertleşmesinden katılaşmasından, taşlaşmasından, taştan da sertleşmesinden (Bakara, 74) Kur’an kalbin kilitlenmesinden (Muhammed, 24) bağlanmasından (A’raf, 100), kapanmasından (Fussılet, 5), kılıflara bürünmesinden (Bakara, 88), hatta Kur’an kalplerin hastalanmasından (Bakara,10) gözlerini kaybedip körleşmesinden (Hac, 46) ve sonunda mühürlenmesinden (Casiye, 23) söz eder.
Hz. Peygamberin şerrinden Allah’a sığındığı fayda vermeyen bilgiler ve nihayet gerçek ve sanal ortamda gözlerimizin nurunu, kalplerimizin sürurunu yok eden çirkin görüntüler. Bütün bunlar yüreklerimizi işgal altına alan, vücut ülkemizin sultanı kalbimizi kirleten kötülüklerdir. Çirkin bir ideolojiye dönüştürülen beden teşhiri, mübtezellik ve müstehcenlik ticareti nice temiz yürekleri satın almıştır. Bazen sıradanlaşan dinî hayat, samimiyetten uzak ibadetler, riya ve gösteriş dolu hayır ve taatler dahi kalplere perde olabilmiştir.
Kur’an’ı Kerimde “ Biliniz ki muhakkak Allah kişi ile kalbi arasına girer.” Buyurulur. (Enfal, 24) Bu ayetten anlıyoruz ki İnsan kalbi, Allah’ın nazargâhı olan bir aynadır. Bu aynanın ilahî nazargâh olabilmesi için iki şeye ihtiyaç vardır. Nur dediğimiz ışığa yani imana ve yansıtma özelliği veren cilaya yani salih amellere.
Kalp paslandığı zaman, sürekli günahlarla işgal altında kaldığı zaman rabbine kapanır, perdelenir, kılıflanır, basireti kapanır. Günahlar alışkanlık halini alır. Allah kişi ile kalbi arasından çıkar. O zaman kalp asla ilahî hakikatleri alamaz olur. İşlemiş olduğu günahları, yanlışları doğru zanneder. Günahları savunmaya başlar. Allah’ı unutur.
Bugün kalbin pasını silmek ve her türlü işgalden kurtarmak için bir gönül ahlakına, yürek terbiyesine, bir merhamet eğitimine ve Rabbimizin şu ikazını hatırlamaya ihtiyaç vardır.
“İnananların, Allah’ı anmaları ve O’ndan gelen bu gerçeğe karşı kalplerinin yumuşaması zamanı gelmedi mi? İnananlar, kendilerinden önce kitap verilenler gibi olmasınlar. Çünkü onların üzerinden uzun zaman geçip kalpleri katılaşmıştı. Onların çoğu, yoldan çıkmışlardır.” (Hadid, 16).