NE ZAM’AN BİTECEK?
Küçük ölçekli bir market esnafına sordum “Geçtiğimiz ay 820 lira iken bu ay 1473 liralık fatura geldi” dedi.
Emlak işi yapan esnaftan tutun en ufak bir büfe işletmecisine bile 600 liranın üzerinde faturalar gelmiş.
Konutlarda da değişen bir şey yok, bir ay önceki rakamların neredeyse iki katına ulaşan meblağlar var.
Telefon+su+elektrik birde varsa+ doğalgaz= tüm maaşınız.
Peki, vatandaş ne yiyecek, ne içecek yaklaşan ağır kış şartlarında üzerine ne giyecek?
Tuzu kurulara lafım yok, onların keyifleri yerinde, sokaktaki araba sayısından yola çıkarak yaptıkları gelişmişlik hesabına devam etsinler ama Türkiye nüfusunun en az yarısının dar gelirli olduğunu istatistikler söylüyor.
Temmuz ayında %4 zam alan emekli o zammı bu ay ki elektrik faturasıyla geri verdi.
Ya diğer kalemlerde yapılan zamlar? İğneden ipliğe her şey ateş pahası olmuş, 5 liranın altında meyve alamıyorsun.
Tek dal sigara 1 liraya denk geliyor.
“İçmesinler efendim” iyi de bu insanlar içiyor senin mazeretin onların içmemesi üzerine değil, pahalı içmemeleri üzerine olmalı.
İsraf almış başını gidiyor, ortalama bir tankın fiyatı 2 milyon dolarken 50 milyon dolara fabrikasını satıp 80 milyon liraya Mercedes alan bir başka ülke daha var mıdır?
Belediyelerden gelen yolsuzluk haberleri ve israf haberlerini okudukça üzülüyor ve iç çekiyoruz.
Bu ülke nasıl buraya evrildi, bu ülkede bazı şeyler nasıl toplumda karşılık bulmuyor, şaşıyorum.
Bahçesinden 1 meyve çalanı öldüresiye dövenler ülkesinden, geleceğinden çalınanları ölesiye övenler oluyor.
2 bin lira ile geçinen bir ailenin iyi beslenmesini ve hayati ihtiyaçlarını karşılaması mümkün değil.
Hastaneler ağzına kadar dolu, göklere çıkarılan şehir hastaneleri sistemi daha başından çöktü. Telefonla randevu alamayan insanlarımız acil servisin önünde acı acı kıvranarak sıra bekliyor. Verginin vergisi bile vergiye bağlanmış ama garibandan alınıyor, zengine gelince affediliyor. Maaş artışlarına gelince küçülen enflasyonun gerçek boyutunu iliklerimize kadar hissetmeye başladık.
Bu ülkede ortalama geliri 3 bin lira olan birinin çocuğuna nasıl üniversite eğitimi aldıracağını açıklayacak biri var mı?
Tükettiğimiz her ürüne gerçek fiyatının en az 3-5 katına sahip olabiliyoruz.
Demirel’in “memurum, işçim, köylüm, emeklim” dediği Özal’ın “Orta direk” diye adlandırdığı bu kesimle ilgili tek bir tanımı yok bu iktidarın.
Milli duygular ve güvenlik politikaları arsına sıkıştırılmış ve “Tek vatan sağolsun da biz idare ederiz” diyen kesim perişan ama bu erdemleri hiç umursamayanların işleri tıkırında ve hiç şikâyetleri yok.
Ama biliyorum ki bu daha iyi günlerimiz, bu kadar borçtan ve israftan bu ülkeyi çıkarmak, üretimini artırmak ve toplumu refaha kavuşturmak öyle zor ki!