TESADÜFEN DEMOKRASİ-Sudi Çandır
Bazen kılınızı kıpırdatmadan, hatta suya sabuna dokunmadan olayları akışına bırakarak ta bir takım başarılar elde edebilirsiniz.
Kemal Derviş’in Milliyet gazetesindeki bir demeci dikkatimi çekti,” Türkiye’nin şuan Euro’ya geçmesi Ülkemiz ekonomisi bakımından doğru olmayabilir” diyordu.
Bütün dünya ekonomik krizle uğraşırken bizim bir zaman girmek için her türlü fedakârlığı yaptığımız AB şuan için bizim açımızdan cazibe merkezi olarak görülmemektedir.
Oysa dünya küresel krizle uğraşırken bizi teğet geçti diyerek hiçbir şekilde önlem almadık.
Geldiğimiz noktada tarihimizin en yüksek dış borcuna rağmen ayaktayız.
Hiçbir şey yapamıyorsanız ve bir takım eylemler yapmaya gücünüz yoksa oturup bekleyeceksiniz. “Suyu akışına kızı bakışına emanet etmek” gibi bir durum dur bu.
Krizden etkilenmedik mi?
Sorusunun ekonomik ancak bu işin uzmanları verebilir. Ancak işsizliğin arttığı, üretimin düştüğü, Pazar ekonomisinin tıkandığı bir gerçekte biz bundan etkilenmedik savı sadece temenniden ibarettir.
Altı kişilik bir ailenin asgari ücretle geçinme başarısını izah edecek bir uzmanın olduğuna da inanmıyorum.
Bizleri ayakta tutan gerçeklerse çok daha farklı
- Hala kapitalizmi içimize sindiremedik.
- .Aile bağlarımızın, geleneklerimizin ve törelerimizin verdiği merhamet ve yardımlaşma duygusu çok yoğun bir şekilde sürmektedir.
- Müdahale yeteneğiniz yoksa bekle gör politikası uygulayıp olayı kendi seyrine bırakmak.
Avrupai yaşam biçimine alışmış olsak ta geleneklerimizi kaybetmememiz bizim en büyük artımızıdır.
“Abi bir koltuk çık be”
“Abi yolsuzum bi el at”
“Bunu da komşu yesin yazık”
Gibi birçok değerimize sahip çıktıkça krizleri de atlatırız felaketleri de.
Türk insanı ezildikçe yükselen, acılarından büyük başarılar elde eden bir yapıya sahiptir.
Ülkemizi yöneten siyasi ve iktisadi anlamda ülke siyasetimize damga vuran liderlere baktığımızda bunu çok daha iyi anlarız. Birçoğu öksüz yâda yetimdir.
Yine birçoğu köylü çocuğudur.
Köylülüğün asaletten değil sefaletten geldiği kabulüne inanan az miktardaki sözde elitler,” Köylüler tarafından yönetilerek boylarının ölçüsünü almışlardır”
Tıpkı 60 kuşağımızı dişlerine bakarak köle gibi alan Avrupalıların şuan onların oğullarının yâda torunlarının yanında işçi olarak çalıştıkları gibi.
Ezersen ezilmeye razı olacaksın.
TOPLUMSAL BARIŞ.
Başbakan Recep Tayip Erdoğan terörle ilgili olarak iki partiyle görüşmeyeceğini belirtti.
“Bu çok yanlış bir değerlendirme”
Türkiye’nin en köklü siyasi düşüncesinin temsilcisi ve terörle ilgili konularda en hassas partilerimizin başında gelen Milliyetçi Hareket Partisini bu kapsamın dışında tutarak, yine Kürt vatandaşlarımızın demokratik alandaki temsilcisi konumunda olan Barış ve Demokrasi Partisini bu çerçevenin dışına koyarak yapılacak her görüşmenin başarısız olacağı daha en başından bellidir.
Birilerini terörden besleniyor diyerek terörle ilgili konularda ayırım yapmak başka bir şekilde nemalanmak değilse nedir?
Bence CHP. AKP görüşmesinden çok MHP ile BDP, in görüşmeleri toplumsal barışın sağlanması bakımından çok daha yararlı olacaktır.
Başbakan siyasi partiler arasında ve çok önemli bir meselede ayrım yaparak bu konuda samimi olmadığını göstermiştir.
Mutlu haftalar diliyorum.