İÇ GÜÇLER, DIŞ GÜÇLERE KARŞI
Dörtnala gelip Uzak Asya’dan, Akdeniz’e bir kısrak başı gibi uzanan, bu memleket, bizim.
Çok severim bu dizeleri, içinde her şey var anlayana.
Cesaret.
Kahramanlık. Sahiplenme ve koruma.
Ta uzak Asya’lardan gelip dünyanın en güzel topraklarını sahiplenmişiz.
Bizim için ne kadar guru ve mutluluk vericiyse, onlar içinde o kadar mutsuzluk ve eziklik demektir.
Bizim oralarda çok yaygındır, yeni gelin olan bir kız bilezik taktığı kolunu özellikle sıvar ki konu komşu görsün diye.
Düpedüz böbürlenmek ve hava atmak için yapılan bir harekettir.
Peki, kime?
Elbette dış güçlere, yani bizim dışımızdaki insanlara.
Kapını kapadığında dışarıda kalan her birey diğeri için, şehrin toprağı dışında yaşayan herkes o şehir için, sınırların dışındaki her millet ise o ülke için dış güçtür.
İçeride ve dışarıda dış güçlerin olmaması eşyanın tabiatına aykırıdır.
Hep en iyisi, en güzeli, en şahanesi, en büyüğü, en son modeli, en birincisi bizde olsun istemeyen bir kişi var mıdır?
Normal yaşamımızda yeni ve lüks bir araba alan komşumuz için, önce “Hayırlı olsun” sonra” Nereden bulmuş bu kadar parayı?” diye kendi kendimize sormaz mıyız?
Hatta her şeyin en’leri bile bizde olsa yinede gözümüz dışarıdadır ki (Genel anlamda) “Komşunun tavuğu komşuya kaz görünür” demişler.
Hepimizin dış güçleri vardır, dışarıdakilere “El âlem” çevremizdekilere “Konu komşu “ deriz. Google’den açıp bakın, hala, tarla- bahçe sınırlarına yapılan tecavüzlerden dolayı cinayetler işleniyor.
Tarlayı bir saat önce sulamak için adam vuruyorlar bu memlekette.
Dış güçle mücadeledir bu “Benim olanı vermem hatta senden daha güçlü olmak için senin olanı bile alırım” Tüm canlıların doğasında vardır bu, aslanın avını çalan çakallar yok mu? Gücü gücü yetenedir kardeşim.
O almak isteyecek, sen vermeyeceksin.
Ülkeler içinde bu böyledir. “Amerika bizi istemiyor” “Rusya bizi çekemiyor” “Almanya, Avrupa bizim ilerlememize karşı”
Vallahi doğru.
Buna asla lafım yok.
Çünkü İstanbul’u kaybetmek Yunanlılara hala evlat acısı gibi koyuyor.
Akdeniz bölgesini, hatta Anadolu’yu kaybetmelerinin üzerinden yüzlerce yıl geçse de fırsat kollarlar.
Biz Musul’u, Kerkük’ü topraklarımıza katmak için can atmıyor muyuz?
Dünyada ki tüm canlıların ortak özelliğidir, elde etmek, almak, sahiplenmek ve hükmeden olmak.
Dış güçler asla bitmeyecektir, milyonlarca yıl sonra bile bu mücadele aynı sıcaklıkla sürecektir. Bize düşen ‘dış güçleri’ suçlamak onlara sitem etmek değil, onlara karşı önlem almaktır.
Daha çok üretmek, onlara daha az bağımlı olmak, alan değil satan olmak, el açan değil el açtıran olmaktır.
Bilime, teknolojiye, sanayiye, üretime ve modern dünya düzenine uygun ‘adam’ yetiştirmektir. Teknoloji alan değil, teknoloji pazarlayan ülke olmaktır.
Dünyanın gelecekteki 50-100 yılını doğru okuyup yatırım yapmaktır.
İçeride birlik ve beraberliği sağlayıp, dışarıya sağlam bir kale görüntüsü vermektir.
Aksi halde “Dış güçler bizi çekemiyor” demenin bir manası yoktur ama doğrudur, zira bende dış güçleri çekemiyorum…