TÜRK DEVRİMLERİ BİR BÜTÜNDÜR ASLA BÖLÜNEMEZ
Yüce Atatürk; yalnız ulusça kıvanç kaynağımız olan devrimleri yapmakla kalmamış, büyük eserini yayarak ve aynı şekilde takipte ederek yaşamının son dakikasına kadar bu eserinin gelişmesi üzerinde özel bir titizlik göstermiştir.
Hatta yakınlarına sık sık;
-Türk devrimleri bir bütündür. Asla bölünemez… Türkiye Cumhuriyeti ancak devrimleri ile ilelebet payidar kalacaktır cümlesini tekrarlamıştır.
Türkiye Cumhuriyeti’ni yoktan var ederek kuran ve yaptığı devrimlerle ulusumuzun çağdaş bir hale getirilmesinde büyük çaba gösteren Atatürk’ün ölümünün 79. yılında yukarıda açıklanan cümle bizim için bir rehber niteliğinde olacaktır.
Büyük Atatürk’ün yaşama veda ettiği 10 Kasım’da onun hakkında tüm ülkede anma törenleri düzenlenecektir.
Düzenlenecek bu anma törenlerinde konuşmacılar; Atatürk’ün büyük eseri olan devrimlere ne kadar çok bağlı olduğunu ve bu devrimleri yerleştirmek içinde vatanın her tarafını dolaştığını ve bu devrimlerin ne kadar önemli olduğunu mutlaka anlatacaklardır.
Biz burada Atatürk’ün yaptığı devrimleri o zamanki koşullarda halk tarafından nasıl algılandığı konusunda cidden manalı ve kıymetli olan bir anıyı nakletmek istiyoruz.
“1924 yılı İlkbahar aylarında Erzurum ve Pasinler de meydana gelen depremde, yıkılan köyleri bizzat yerinde görmek için o yöreye giden Atatürk, Pasinler de zarar gören halkla görüşmek için bir okulun bahçesindeki bir köşede maiyetiyle birlikte oturmuştu.
O zaman Pasinler’in ihtiyar bir kaymakamı, genç bir Tahrirat Katibi (yazı işlerine bakan memur) vardı.
Atatürk evvela Kaymakamla yapılacak işler üzerine görüştü, sonra etrafını çeviren halkın içinden bir ihtiyar köylüyü çağırdı.
– ‘Depremden çok zarar gördün mü baba?’ diye sordu.
Bu ani ve beklenmedik soru karşısında ihtiyar şaşırdı, kollarını göğsüne bağladı, boynunu büktü, bir şeyler söylemek istedi.
Atatürk ihtiyarın tereddüdünü görünce tekrar sordu.
– Hükümet sana kaç lira verse zararını karşılayabilirsin?
İhtiyar kürt şivesi ile;
– ‘Valle Padişeh bilir!’ dedi.
Atatürk gülümsedi. İhtiyarın ne demek istediğini tamamen anlamıştı. Yumuşak bir sesle;
– ‘Baba, Padişah yok, onları siz kaldırmadınız mı, söyle bakalım zararın ne?’
İhtiyar yine aynı durumda tekrar etti.
– Padişeh bilir!
Bu cevap karşısında Atatürk’ün yüzünün hatları aniden değişti. Kaşlarını çattı ve Kaymakama döndü.
– ‘Siz daha devrimi yayamamışsınız’ dedi.
Bir an donakalan Kaymakamın imdadına yetişmek ister gibi, genç tahrirat katibi öne atıldı ve vazifesini başarmış insanlara has bir ağırbaşlılıkla;
– ‘Köylere tamim gönderdik paşam’ dedi.
Atatürk’ün deminki fırtınalı yüzü daha ziyade karıştı kaşlarını yukarı kaldırdı,
– ‘Oğlum, tamimle devrim olmaz’ dedi.
Atatürk’ün yıllar önce devrimlere verdiği önemin günümüzde de geçerli olmasını yürekten diliyoruz.
Unutmayalım, bir zamanlar adı haritadan silinmeye çalışılan bir ulusa, “Ne mutlu Türküm” dedirten o müstesna insana bu ulus çok şeyler borçlu-dur.
O büyük Türk nurlar içinde yat.
Huzurunda saygı ile eğiliyoruz.