BİZİM İNSANLARIMIZ
Yaklaşık on yıldır Mahmutlar Post gazetesinde yayınlanan ve değişik konuları içeren makalelerimde ana görüşüm akıl ve bilimin varlığını benimsemek ve bu varlığın bizim insanlarımız tarafından bilinçli bir şekilde uygulanmasını sağlamaktır.
Çünkü dünyada akıl ve bilimin varlığını benimsemeyen hiçbir toplum tüm yönleriyle gelişme göstermediği gibi geri kalmaya da mahkum olurlar.
Bizim insanlarımızı yönetmek için değişik mesleklerden gelen siyasetçiler, kamu yararına alacakları herhangi bir karar için öncelikle toplumun tabanına inmeleri ve topladıkları bu bilgilerin ışığı altında toplumu ikna etmeleri gerekir.
Çünkü tabana inilmeden yapılan işlemler bugün olmasa bile ilerde toplumda bunalımlara neden olabilir. Toplumun kültürel yapısı genelde toplumsal bir yapıda olduğu için halkın çıkarlarını hep ön planda tutarız.
İleri toplumlarda durum farklıdır. Bu toplumlar zamanında geçirdikleri endüstrileşme devrimi ile mücadeleci bir yapıya sahip olduklarında bireyciliği ön planda tutmuşlardır.
Toplumcu bir yapıda olmamızın yanında duygusal bir yapıda olduğumuz görülmektedir. Çıkan yada çıkabilecek olayları genellikle din unsuru ile birlikte duygusallığı ön planda tutarak çözmeye çalışırız.
Örneğin; çok partili siyasal yaşam geçtiğimiz günden bu yana değin siyasetçilerin parlak sözlerinden etkilenir ve olayları akıl süzgecinden geçirmeden oyumuzu veririz.
Ancak çıkarlarımıza ters gelen bir olayla karşılaştığımız zaman ellerimiz kırılsaydı da o partiye oy vermeseydik deriz.
Bizim insanlarımızın başka bir özelliği de çocuklarımıza küçük yaşta sorumluluk duygusu verilmeden yetiştirme tarzımızdır. Bu duygu verilmeden yetiştirilen çocuklarımız büyüdükleri zaman “sen bu işten sorumlusun” dendiği anda her türlü cambazlığı yaparak sorumluluktan kurtulmaya çalışırlar
Başka bir özelliğimizde yaşanan olayları neden –sonuç ilişkisi kurmadan değerlendiririz.
Biz burada toplumun bazı özelliklerini dile getirmeye çalıştık. Tarihsel süreç içinde oluşan bu özelliklerimizi bilen siyasetçiler yeri geldiği zaman kendi çıkarlarını düşünerek yaşanan olayları değerlendirirler.
Genel bir değerlendirme yaparsak; laiklikle birlikte demokrasiye geçiş döneminin henüz başlangıcında olan toplumumuz bizi yönetenlerce akıl ve bilimi esas alarak bizi yönetmeleri gerekir görüşündeyiz.
Akıl ve bilimi esas almadan ülkeyi yönetmeye kalkanlar ileride telafisi mümkün olmayan durumlarla karşılaşabilirler.