RUS PUS OLMAK
Suriye’de başlayan iç savaşın tüm coğrafyayı etkileyeceği uzak düşünen uzmanlar tarafından defalarca dile getirilmişti.
Resmi Suriye politikamızı şekillendirenler maalesef bunu göremediler.
Ne zamana kadar?
İşin rengi ortaya çıkana kadar.
Fırat Kalkanı harekâtı geç kalmış ama doğru bir operasyondur.
Bu operasyon sayesinde Rusya, İran Türkiye’yi dikkate almak zorunda kalmıştır.
ABD’nin son görüşmelerde “dışlandık” demesi İngiltere, Fransa ve Almanya’nın oyun kurucu rollerinin tribünlere taşınması son dönem dış politikamızın kısmi başarısıdır.
Nereye kadar?
Gelişmelere baktığımızda ÖSO’nun Suriye rejimi için ciddi bir tehdit olmadığını görebiliyoruz. Esad’lı mı, Esad’sız mı?
Sorularının kısa vadede bir anlamı kalmamış bulunuyor.
Türkiye Esad’lı Suriye’ye yeniden alışmak zorunda. Suriye iç savaşının kaybedenleri kazananlarından daha çoktur.
Türkiye mülteci akımıyla kendi öz kaynaklarını kullanarak baş etmek zorunda kaldı.
Gayri resmi 5 milyonu bulan mültecilerin kültürel uyumu için hiçbir çaba gösterilmedi.
Büyük çoğunluğu eğitimsiz ve kalifiye olmayan bu insanlar Suriye’ye huzur geldiğinde burada kalmaya devam mı edecekler yoksa ülkelerine geri mi dönecekler?
Bu belli değil.
Toplam nüfusumuzun %7 ‘lerini bulan bu sayı demografik yapımız açısından ileride bir kırılganlık yaratır mı?
Bilen yok.
Son dönemlerde ardı ardına gelen şehit haberleri ise hepimizin belini bükmekte ve yüreğini kanatmaktadır.
Suriye’de ilk kıvılcımlar çakıldığında bugünü görecek derinliği olan insanlar dinlenseydi eminim böyle bir hasar almazdık.
Komşu bahçede ki arı kovanının dağılması en çok bizi rahatsız etti.
ABD ilk dönemlerinde yönettiği Suriye oyununu Rusya’nın devreye girmesiyle şimdilik kaybetti.
İran sakin fakat planlı adımlarla istediğini aldı.
Avrupa birkaç mülteciyle yüzleştiğinde dersini aldı.
İsrail hiç tepki vermedi ama elinin altındakilere gaz verip bekledi.
Arabistan, Katar ve Ürdün boşu boşuna para harcadı.
Türkiye tüm yükü maddi ve askeri olarak üzerinde buldu.
Rusya tarihinde ilk kez Akdeniz’e ortak oldu.