BİR DEPREM YAŞADIM (2)
Ağlayıp, feryat eden insanların içine daldım, “anam size emanet, ben oğlumu aramaya gidiyorum” dedim. Bir amca elimi tuttu “araba ile mi geldin?” dedi. “evet” dedim, “Allah rızası için bize biraz benzin verebilir misin, ölülerimizi köye götüreceğiz, burada kokacaklar” Yalova’da oturan anamı ziyaret etmiş, deprem sabahı Alanya’ya dönecektim. O gün arabanın deposunu doldurmuştum. Gece de depremden kaçıp yol kenarına geldiğimizde iki su bidonunu döküp yol kenarında ki benzinlikten benzin doldurmuştum, onları verdim.
Ağlayarak sarıldılar, “Ananı merak etme, artık o bizim anamız, git oğlunu bul” dediler. Donanma üssünün nizamiyesi karman, çorman , giren çıkan belirsiz. Nöbetçi asker “(14) saattir buradayım, yeni yatakhane binası dışında ki askerlerin hepsi şehit oldu, bütün binalar yıkıldı, var git, Allah yardımcın olsun” üssün ana caddesinde bir gidiyorum ama, sağa, sola baktıkça moralim daha bi bozuluyor, nerdeyse şoka girecem. Komutanlık binası dahil binaların çoğu yerle bir olmuş, bu ne demek biliyor musunuz, “T.C Donanma Ana Üs Komutanlığı” yok olmuş. Ruh gibi dolaşan, yarı çıplak askerlerin arasından ilerlerken bir genç koştu geldi. “Rıfat Amca Tan sağ, alıp geleyim, burada bekle” dedi. Beş, on dakika sonra geldiler, birbirimize sarılıp hıçkırarak bir müddet ağladık. Deprem anında yatakhane de uyuyorlar, sarsıntının şiddeti ile ranzalar, dolaplar öyle değılmış ki altta, arada kalanların feryatları ile merdivenleri zor bulmuşlar, dört katlı binanın ana kapısı açılmamış, yemekhanenin camlarına sandalye fırlatıp pencerelerden fırlamışlar. Üstleri başları cam kesiği içinde. Dışarısı ise tam felaket. Karşı sahilde rafineri yangın bulutları ortalığı dumana boğmuş, alevler de duman bulutlarını kızıla gösterince hepsi “kıyamet koptu” zannetmişler, şuurları gitmiş. Gün ışığıyla etrafı görmeye başladıklarında ikinci şoku yaşamışlar. Çökmüş bir bina gösterdiler kıdemli devrenin yatakhanesi imiş, olduğu yerde çökmüş (180) şehit var içinde dediler. Bir hafta sonra onlar gidecek, biz oraya geçecektik. Daha sonra Türk, İsrail kurtarma ekipleri, oğlumun devresi ile şehitlerin parça, parça olmuş bedenlerini bu binayı temizleyip çıkarmışlar. Biz hala oğlumun zaman, zaman ki davranış bozukluklarını hoş görü ile karşılar, idare ederiz.
Sevgi ve saygı değer okurlarım, Allah ne yurdum, nede dünyada ki diğer kullarından, böyle felaketlerde merhametini esirgemesin. O’nun yaratığı her olaydan alınacak çok dersimiz var. Yeter ki bunları görebilelim, değerlendirelim ve imkanlar nispetinde önlemler alalım.
Vücudu kan, revan içinde yere diz çöküp elleri başı havada “Allah Allah” diye feryat eden o askerimizin, ne olduğunu anlamadan o (17) saniye de ruhlarını teslim eden insanların, çatal, kaşıkla feryat ederek şuursuzca göçüğü kazmaya çalışan o insanın, genç karısını yanda ki çöken binanın bir kişinin duvarı delip üstlerine düşmesi ile altında kalan karısını kurtarmak için uğraşırken kolları ve elleri lime, lime olmuş kanlar için deki o genç kocanın ve o felaketi yaşayan bütün insanların anısına.