BAYRAMLIK DÜŞLERİM VAR BENİM
Kesişen eğriler, çelişen doğrular mantığıyla yazmak kolaydır ama genel doğrulara parmak basmak; yürüyen aracın kaza yapacağını önceden söylemek gibidir.
Araç durur, ortalık toz duman olur ve manalı manalı bakışlar bir anda döner sana.
Birileri “şom ağızlı” der birileri “vay be”…
İki kere ikiyi bir kez çarpıp dört olduğunu bulmuşsan başkalarının hala bu hesaba kafa yorması yorar seni.
Bazen ”bırak düşünsünler” der sıyrılırsın…
Bazen de toplumun bir parçası olarak diğer parçanın işini kolaylaştırmak adına kafa yorarsın. Aslında bu davranış biçimi hepimizin yaşamının bir parçasıdır.
Tecrübe, ustalık, bilgelik ya da işin kompetanı yakıştırmaları yapılan kişilerdir bize rehberlik edip yol gösterenler.
Sağ ve sol şeritte zıtlara yol alan araçların hedefi hep aynıdır menzile varmak.
Önemli olan gideceğin yolu bilmek, karar vermek ve yola çıkmaktır.
Yola çıkanla, tembel tembel yola çıkandan medet uman aynı değildir elbet.
Bir aile ile bir devlet arasında yönetimsel olarak hiçbir fark yoktur. Ana temel; beslenme, güvenlik, sağlık ve huzurdur.
Aile içinde huzuru olmayanın ülkeye katkısı elbette tartışılır ancak ailedeki huzurun formda olması ülkenin performansına bağlıdır.
Ömür çarpı iki hesabından çıkaracağımız sonuç yaşadığımız bayramlardır.
Hayat hep bayram olmayacaktır ama cehennemde olmasın istiyor insan.
Neticede yaşadıklarımız, mutluluk ve acı denkleminden çıkaracağımız sonuçla doğru orantılıdır.
Önüne geçemeyip “kader” diye sığındıklarımıza bir itirazımız yok ama “kader” birinin yanlışlarına kılıf olunca sıkıntı büyük.
Sokakları caddeleri cıvıl cıvıl bir şehir özlemindeyim.
Esnafın “özür dilerim bekletiyorum” dediği, restoranda garsonun “yerimiz yok efendim” özrüyle müşterileri geri çevirdiği.
Gençlerin kahvelerde değil sanat parklarında keman, gitar, bağlama çaldığı, sokak ressamlarının para kazandığı, devletin toprak satarak değil ünlü ressamların tablo satarak kalkındırdığı bir ülke düşünüyorum.
Baş döndürücü bir teknolojiye sahip olan ve dünyayı markalarıyla donatan ülkemle gurur duymak istiyorum.
Bilimle yoğrulmuş kalın gözlüklü delikanlılarımızın çoğalmasını, sporda, sanatta ve modern dünyanın tüm gerekliliklerinde öncü olmuş eğitim yuvalarımız olsun istiyorum.
Bayramlık düşlerim var benim ama ömrüm çarpı iki şeklinde hesaplamak değil. Sadece kendi adıma da değil bu düşlerim.
Herkes adına, insanoğlu ırkı adına.
Geçtiğimiz bayramdan bu güne aramızdan insanlar eliyle canice koparılanlar adına.
Toplumsal, bireysel, kıtasal hatta belki evrenin bir yerlerinde varlığından şüphe duyup ispatını yapamadığımız canlılar adına.
Yol kenarında boy vermiş ulu çınar, bağrında dinamit patlatılan yüce dağ, ucundan para aksın diye önüne set çekilen ırmak adına bayramlık dileklerim var.
Yol belli, mantık belli, yöntem belli, çıkacak sonuç belli iken; bu kirlenme, bu cehalet, bu insafsızlık, bu oburluk, bu sevgisizlik, bu tahammülsüzlük, bu hoşgörüsüzlük ve bu kin ve bu nefret neden yol haritamız oluvermiş.
Nerede bizim bayramlık düşlerimiz, affetmeyi birinci koşul gören inancımız?
Bu bayram tüm bu erdemlerimize “burada” diyerek bir başlangıç yapalım.
Hayat yolculuğunda etraftan keyif almak yerine tercih ettiklerimizdir o yolculuğu zehre çeviren.
Şeker eyleyelim, bal eyleyelim ve sevgiyle sarılıp tüm insanlığa iyi bayramlar dileyelim..