FREKANSINIZIN FARKINDA MISINIZ?
Radyoda, televizyonda belli bir kanalı seyretmek ya da dinlemek için tercih yaparsın. O kanalı açarak aslında o kanalın frekansına girersin. Kimi kanal haber programı, kimi müzik, kimi eğlence, kimi de karışıktır. Televizyon ya da radyonun içindeki programların içeriği, dışarıdaki tercihleri belirler.
Tıpkı insanın içindeki duygu ve düşüncelerin dışarıdan kendine insan ve olay çekmesi gibidir. Hani der ya Rumi, “içinde ne varsa dışında da o vardır.” diye
Bu televizyon ve radyo gibi biz insanlarında frekansları vardır. Ve dışımızdaki insanlar ve olaylarda bu frekansa çekilir ve gelir.
Her kişinin kendi frekansı, titreşimi bir araya gelindiğinde o toplumun frekansı ve titreşimini oluşturur. Toplumun zihniyeti ise o bölgenin zihniyetini, o bölge o şehrin, o şehir o ülkenin frekansını ve titreşimini oluşturur.
Burada görünen şu ki, sadece tek bir kişinin dahi bir ülkeye kattığı anlamı da buradan görülebilir.
Yapılan bir araştırmaya göre; hayatın sırrı frekanslarda gizlidir. Yani her şey titreşmektedir. Bu nedenle her şeyin frekansı vardır. İnsan bedenindeki her hücrenin kendine göre bir titreşimi vardır. Yalnız maddi-fiziksel şeylerin değil, duyguların, düşüncelerin, isteklerin, ilişkilerin, kitapların, toplumsal konuların ve bireysel bilincimizin de frekansı (titreşimi) vardır.
Amerikalı Bilim Adamı Dr. David Hawkins (1927-2012) frekansların bilinç düzeyine etkisi, ilişkisi üzerine binlerce araştırma yapmış. Yaptığı deneylerde yüksek frekanslı (titreşimli) duygu ve düşüncelerin; düşük frekanslı olanlardan daha güçlü etkili olduğunu klinik olarak kanıtlamış.
Bu durumu daha anlaşılır hale getirebilmek için,
Eğer birey olarak geçmişin acısını, geleceğin korkusunu yendiysen,
Kendini; korkulardan, kaygılardan, bağımlılıklardan, suçluluktan, şikâyetten, kızgınlıktan, nefretten, yalandan dolandan arındırmışsan o zaman frekansını yükseltiyorsun. Ve AN da yaşıyorsun.
AN da demek, pozitif ve her şeyi olduğu gibi kabullenen mutlu bir insan profilinin yaydığı enerji demektir. Mutlu bir insanda zayıf insanın yaydığı düşük enerjiyi dengelemektedir. Yani kişi kendi frekansını iyileştirişe bu çevresindeki insanlara da sirayet etmektedir. Bir nevi “üzüm üzüme baka baka kararır.” misali
Toplumun iyileşmesini istiyorsak önce kendimizi iyileştirmeliyiz. Yani bir kişi aileyi, aile toplumu, toplum milleti iyileştirir. İyileşme kişinin kendinde başlar..