RUS RULETİ

Tarihin her döneminde savaşlar yapılmış ve dünya döndükçe insanoğlu hem savaşacak hem barışacaktır.
Düşmanın adaletli olmasını beklemek elbette saflık olur ama delikanlısını dilemek daha mantıklıdır.
Sarıkamış’ta esir edilen Türk askerleri hayvan taşınan vagonlar içerisinde Tiflis’e naklettiler. Tiflis’te ayrı bir trene alınan askerlerimiz, bir aydan fazla süren bir yolculukla Sibirya’ya naklettiler.
Sarıkamış’ta esir alınan subaylarının üstlerindeki elbiseleri dahil tüm özel eşyalarına el koydular.
Elbiselere özellikle el koymaları uluslar arası savaş kurallarını altüst etmek içindi.
Oysa subayların özel olarak bir saygı görmesi gerekiyordu.
Ruslar her türlü hakareti ediyor ve “insanlığın izinli olduğunu” söylüyordu.
Aynı dönemde Alman ve Avusturyalı esirler Rusların daha merkezi şehirlerinde tutuluyor sadece Türkler Sibirya’ya sürülüyordu.
Yıllarca sadece ekmek verdiler ve insanlık tarihinin en kötü işkencelerini uyguladılar. Hastalananlar tedavi edilmiyor özellikle sevkiyat esnasında tuvalet dahi bulunmayan vagonlarda insan dışkıları dolu bir ortamda yolculuk ediliyordu.
Tiflis, Sibirya arasında her yüz askerden ellisi şehit ediliyordu.
Şehit askerlerin cenazeleri üç beş gün vagonlarda bekletildikten sonra dağ başlarına atılıyordu. Sarıkamış bölgesinde esir edilen 4000 askerden sadece 400 kişi tekrar Kars’a ulaşabilmiş diğerleri cinayetlere ve hastalıklara kurban gitmişti.
Sadece Ruslar değil İngilizler tarafından esir alınan askerlerde aynı kaderi paylaşıyordu. Mısır’da 15.000 Mehmetçik bilerek “kör” ediliyordu. Bu vahşet bir Kızılhaç raporunda yer almış: Esirlerin % 20’si göz hastalığına yakalanmıştır… Kampın sağlık hizmetleri, İngiliz doktor başkanlığında iki Ermeni doktor tarafından yürütülmektedir..
TBMM’nin 28 Mayıs 1921 tarihli 37. oturumunda Edirne Mebusları Faik ve Şeref Beyler tarafından Meclis gündemine getirildi. Mebuslar, “Aşırı miktarda dezenfekte etme hususiyeti olan organik bir madde katılan bu –sözde temizlik ile 15.000 civarında Mehmedin kör edildiğini belirtip, suça dahli olanların cezalandırılması talebinin ilgili ülkeye iletilmesini istediler.
Birinci dünya savaşı ve kurtuluş savaşında açıkça görülmüştür ki düşmanlar başka ülkelerin esirlerine daha insanca muamele yaparken Türk esirleri için her türlü aşağılık işkenceleri kullanmıştır.600 yıllık dünya hükümranlığının bedeli Türkler tarafından ödeniyor, hıncı düşmanlar tarafından en aşağılık bir biçimde çıkarılıyordu.
Dünya var oldukça savaşlar yine olacaktır ve sonunda barış. Önemli olan hiç savaşmamaktır, barış dilinin savaştan önce hakim olmasını sağlamaktır. Nasılsa sonunda barışacaksan ne diye savaşırsın değil mi?