EĞİTİM REZALETİ-Sudi Çandır
İki çocuklu bir aileydi. Baba iş buldukça çalışıp evini geçindirmeye çalışıyordu.
Tek düşünceleri çocuklarını okutmak bir mevki sahibi olmalarını sağlamaktı.
Aile çocuklarını dershaneye kaydettirdi ama dershane ücretini ödeyemedi.
Evlerine icra geldi.
Anne senet imzalayıp taahhütte bulundu.
Evlerini satılığa çıkarttılar, alıcı çıkmadı.
Sonunda anneyi tutup hapse attılar.
18 yaşındaki Soner bu olayı içine sindiremedi ve canına kıydı.
Sonra!
Sonrası malum.
Milli eğitim devreye girdi, o borç ödendi.
Soner ise hayatının baharında iken göçüp gitti.
Anayasanın 42.maddesinde ,”Kimse eğitim ve öğretim hakkından mahrum bırakılamaz” yazılıdır.
Eğer milli eğitim o parayı Soner ölmeden önce ödeseydi her şey çok daha farklı olacaktı.
Peki, milli eğitim müdürlüğü o borcu neden üstlendi?
Madem böyle bir ödeme yetkisi var idiyse anne hapse girerken neredeydiler?
200 TL olan borç hangi aşamalardan sonra 5 bin TL olmuştur?
Nasıl bir adaletsizliktir bu?
200 TL alacak için bir aileyi çökerten dershane sahibine çocuklara eğitim verme fırsatının sağlanması ne kadar doğrudur?
Gerçek bir eğitimci imkânı yok diye bir gencin canına kıymasının yolunu açar mı?
Yazık oldu Soner’e
Fidan gibi bir delikanlı yönetsel aptallık hastalığına yakalanmış zekâ kırıntılarıyla hayatını idame ettirmeye çalışanların sorumsuzluğundan dolayı göçüp gitti bu dünyadan.
Yazık oldu Soner’e
Belki bir gün engelleyeceği kara sistemin kurbanlarından biri olup göçtü bu dünyadan.
Yazık oldu Soner’e.
Dilenciliği ulusal kimliğimiz haline dönüştürmeye çalışanların inadına kimseye avuç açmadı ve başkalarının onursuzluğundan dolayı utanıp kıydı canına.
Yazık oldu Soner’e.
Amerikalarda okuması için kimseler burs vermedi.
Şimdilerde Ana_yas_a değiştirmeye çalışanların görmesi gereken tabloyu anımsattı Soner.
Fakirliğin, çaresizliğin, yokluğun bedelini Soner canıyla annesi acıyla ödedi.
Ana_ yasa diyor birileri…
Ana’yı yasa boğduktan sonra,”Ana_yasa_ya koyun.”kimsenin eğitim hakkı elinden alınamaz”.