KOALİSYON KÜLTÜRÜ
Bir genel seçimi daha geride bıraktık.
Başta şunu söyleyeyim. Yaşantım boyunca böyle bir seçim kampanyası yaşamadım, görmedim. Çiğnenmedik ne anayasa kaldı ne de baba yasa. En ilginç olanı da, geceyarısı yasası ile Cumhurbaşkanına örtülü ödenek tahsisi. Seçim döneminde 110 milyon lira harcanarak yapılan açılış mitingleri. Madem bu kadar tesisi hizmete açıyoruz da, neden Türkiye’nin büyüme hızı hala 2.5 olarak dünya standartlarının altında. Bunu almak mümkün değil. Ayrıca, siyasi partilerin seçim bütçeleri neden açıklanmaz? Bunu da anlamak mümkün değil. Halkın parasıyla halkı vurmak, bir kısım halkı aşağılamak, ötekileştirmek, ayrıştırmak buna denir. Bu bozuk düzen bir an önce onarılmalıdır. Yanlış hatırlamıyorsam, 2004 yılında Fransa da yapılan genel seçimlerde bir milletvekili eski parayla 115 milyon liralık seçim masraflarını faturalandıramadı diye mazbatası iptal edildi ve üstelik de ceza almıştı.
Neden iyi örnekleri esas alıp ülkeyi düzlüğe çıkarmıyoruz?
Bakınız İtalya yı; mafyadan, bataklıktan, yolsuzluktan, hırsızlıktan 11 ortaklı koalisyon hükümeti kurtarmıştır. Burada niyet önemlidir. Koalisyon demek; radikal arzu ve isteklerin törpülenerek, sadece ülke ve halkın çıkarlarını esas alan anlayış doğrultusunda ve demokratik zeminde halkı yönetmek demektir..
Bizim gibi az gelişmiş yada gelişmekte olan eğitim ve kültürel doymuşluğunu tamamlamamış ülkelerde, güçlü ve tek başına bir iktidar zamanla diktatörlüğe dönüşebilir. Tarihe baktığımızda bunun yığınla örnekleri vardır. Demokrasilerde uzlaşma kültürü çok önemlidir. Devlet yönetiminde asgari müştereklerde uzlaşma kültürü, 21. yüzyılın vazgeçilmezdir. Buna rağmen hala tek başına güçlü iktidar istiyorsak, öncelikle siyasi olgunluğa erişmemiş, en üst kimlik olan “insan kimliği” gerçeğini görmezden gelerek, alt kimlik peşinde ucuz politika yapan siyaset anlayışını çöpe atmalıyız.
Diyelim ki, hiç istenmeyen bir parti tek başına iktidar oldu. Sonuçlarını düşünmek bile istemiyorum.
Siyaset, bir uzlaşı sanatıdır. Mecliste uzlaşamayanlar halkı nasıl yönetecekler? Bunun örneğini yakın geçmişimizde defalarca birlikte yaşadık.
Bu anlayışla bizdeki mevcut siyasi partilerin hangisi olursa olsun, tek başına güçlü bir şekilde iktidar olsun, zamanla diktatörleşeceğinden hiç kimsenin kuşkusu olmasın.
İnsanca, kavgasız gürültüsüz kardeşçe yaşamak istiyorsak öncelikle siyasi partilerin ortak zeminde uzlaşmalarını sağlamalıyız. Tüm sorunların demokratik zeminde çözüleceği tek adres Türkiye Büyük Millet Meclisidir.
Saygılarımla.