BRÜKSEL’DE GÖRDÜKLERİMİZ
Brüksel gezilerimize devam ediyoruz.
Gezdiğimiz yerler arasında her yönü ile muhteşem bir yapı olan St. Micheal katedrali vardı.
Katedrali gezdiğimiz sırada yaklaşık bin yıl önce yapılan bu katedralin altında Roma dönemine ait başka bir tarihi kilisenin bulunmasıydı.
Daha doğrusu müze şehrinde olan bu kilisenin üzerine St. Micheal katedralinin yapılması bu tarihi eseri daha da görkemli bir hale getiriyordu.
Avrupa’nın merkezi olan Brüksel’e gelen kişilerin mutlaka görmesi gereken yerlerden birisi de Avrupa Parlemontosu’nun ziyaretçilere açık olan binasıydı.
Biz de Alman Devlet adamı Will Brand adına yaptırılan bu görkemli binanın bir bölümünü gezdik. Zeminde dahil olmak üzere üç kat üzerine hazırlanan bu yeri gezerken Avrupa Birliğinin hangi şartlar altında kurulduğunu ve hangi ülkelerin hangi koşullar altında bu birliğe katıldığını örnekler vererek açıklıyorlardı.
Brüksel’i gezdiğimiz yerler arasında Atominum denen ve 1958 yılında Expo 58 fuarı için yaptırılan ancak kaldırılmayan bir yapı da dikkatimizi çekti.
102 mt. Yüksekliğinde olan Atominum adlı bu yapı Brüksel’in en önemli turistik noktalarından birisi olduğunu gördük.
Geniş ve yeşil bir alanda kurulan ve atom çekirdeğini andıran bu yapıyı belki yüzlerce turist geziyordu.
Gezimizin son günü olan 22 Eylül Pazar günü Brüksel, 9.00 ile 19.00 saatleri arasında taşıt trafiğine kapatılmıştı.
Tüm yollar da insanlar ya yaya yürüyerek ya da bisiklete binerek şehir merkezinde kurulan standlara geliyor ve oralar da taşıt gürültüsü olmadan hoşça vakit geçiriyorlardı.
Biz de fırsattan istifade ederek Liège kentine yaklaşık yarım saat uzaklıkta bulunan ve 2. Dünya savaşının bitiminden önce Alman orduların en son malup olduğu La Gleıze adlı yere gittik.
Burada ki müzeyi gezdiğimizde mağlup olan Alman askerlerinin üzerinde bulunan miğferleri, postalları, tarakları, sigaraları v.b gibi eşyaları sergileniyordu.
Yeni düzenlendiğini öğrendiğimiz bu müzeyi dolaşmamız yaklaşık bir saat sürdü.
Bu arada müzeyi gezenlere de bu konuyla ilgili tarihi filmde gösteriliyordu.
Bu gün de dahil olmak üzere üç haftadır Belçika gezilerimizde gördüklerimizi anlatmaya çalıştık.
Esasında bu gibi yerleri gezip görmek insanın ufkunu açıyor ve kent kültürünün nasıl oluştuğu hakkında insanı bilgi sahibi yapıyor.
İnsanın duyması başka, gezip görerek öğrenmesi başka.
Yinelemek gerekirse, yakında yapılacak yerel seçimlerde aday olacak kişilerinde öncelikli olarak bu gibi yerleri gördükten sonra aday olmalarını tavsiye ederiz.
Çünkü aday olacak kişilerin bu konularda öğrenecek çok şeyleri var.