Bütün tarihçiler yalan yazar mı? Tabiki tüm tarihçiler için böyle birşey söz konusu olamaz.
Tarihçiler üç sebepten dolayı yalan yazar.
Birinci sebep; belge yetersizliğinden dolayı yalan yazar. Bu en masumudur.
İkinci sebep; Milletleri karalayarak geçmişle bağını kesmek için yalan yazar. Bu en vahimdir.
Üçüncü sebep; Kendi milletini olmamış olaylarla yüceltmek için yalan yazar. Kendi çalar kendi oynar.
Onun için her dönemde bazan az, bazan çok, tarihçilerin çoğu yalan yazmıştır.
Tarihin sınıf mücadelesinin bir aracı olması tarihçinin gerçekçi olma konusunda işinide zorlaştırmaktadır.
Politikacılar ne ise tarihçiler onların masum halidir.
Politikacılar nasıl temsil ettikleri seçmenlerin çıkarlarını savunuyorlarsa, her tarihçinin de temsil ettiği ve savunduğu bir insan gurubu vardır.
Bazı tarihçilerin yalanları, politikacılarınki gibi göze batacak kadar açıktır.
Bunu yapmaktan çekinmezler, çünkü yazdıklarına inanmaya hazır bir kitle vardır.
Tarafsızmış gibi görünürler ama yazdıklarının üzeri kazınınca altından gerçek kendini gösterir.
Tarihçi bunun ödülünü çıkarlarını savunduğu millet mensupları tarafından alkışlanarak, “Büyük tarihçi” ilan edilerek, alır.
Osmanlı döneminde tarihçilere “vakanüvis” denirdi. Onlar Padişah ve saray merkezli olarak yaşadıkları dönemde ne olmuş, nasıl olmuş yazarlardı. Bunun için padişah tarafından görevlendirilirlerdi.
Devlete kafa tutan şeyh Bedrettin’den, ya da Karamanoğulları gibi Osmanlı’ya tabi olmak istemeyen beyliklerden söz etmek zorunda kalırlarsa onu kötüleme yoluna giderlerdi.
Ankara savaşı sonucunda devletimizi parçaladı diye Timur’u hep kötülediler, acaba Yıldırım Bayezıt’ın bir kusuru var mı demediler.
Bir bölüm tarihçi tüm Osmanlı padişahlarının kusursuz günahsız olarak yazarken, bir başka tarihçi tüm Osmanlı padişahların diktatör ya da beline düşkün diye yazdılar.
Cumhuriyet döneminde Tarihçilerin bi bölümü inkılabı olumlu yazarken, Oşmanlıya haksızlık yapıldığını düşünüp yazanlar olduğu gibi, ilerleyen yıllarda İktidarıın istediklerini yazanlar, muhalefetin istediği gibi yazanlar ya da dış kaynaktan beslenen tarihçiler türediler.
Osmanlı padişahları için yazılanlar bu defa Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşları için yazıldı.
Sonra bu tarihçiler birbirleriyle çatıştılar ve yarıştılar.
Tarih kitaplarını yazma görevini birbirlerinden devraldılar. Yeni kuşaklar, onların yazdıklarıyla yetişmeli, onların mensup olduğu sınıfın değerlerine inanmalıydılar.
Bir tarihçiyi yalancı yapan şey, egemen sınıfa ve liderine yaranma, onlar tarafından kabul edilme güdüsüdür.
Devam edecek.