Cumhurbaşkanımız Erdoğan’ın Kurban Bayramı mesajı, millet olarak sıkıntılı durumumuzu acı bir şekilde birinci ağızdan gözler önüne serdi…
Cumhurbaşkanı Bayram mesajında ne dedi?
“Döviz kurlarındaki dalgalanmaların ve hayat pahalılığının insanlarımızın günlük hayatlarında yol açtığı zorlukları elbette biliyoruz” dedi.
Bu sözleri başkası söylese farklı yorumlanabilirdi, ancak ülkemizdeki hayat pahalılığının en yetkili ağız tarafından söylenmesi ülkenin içinde bulunduğu sıkıntının ne kadar büyük boyutlarda olduğunu açıkça gösteriyor.
Bu durum yaşam kalitemizi yok etmiş, evlerdeki geçim sıkıntılarından kaynaklanan aile huzursuzlukları tavan yapmış olsa da, siyasetle uğraşanlarımız ve maliye bakanımız hiç birşey yokmuş gibi vur patlasın çal oynasın, tasarruf yapmadıkları gibi diz boyu israfın içinde günlerini gün ederken, sayın Cumhurbaşkanının ağzından bu sözleri duymasam, akıl sağlığımdan şüphe etmeye başlayacaktım…
Peki bu gidişin sonu ne olacak?
Cumhurbaşkanının mesajında onunda cevabı vardı.
“Milletimizden biraz daha sabır talep ediyorum” dedi
Az harcayacağız, tasarruf yapacağız, elimizdekiyle yetineceğiz, yani ayağımızı yorganımıza göre uzatacağız.
Çok güzel de, biz bu filmi çok seyrettik.
Bende burdan emekli bir vatandaş olarak sayın Cumhurbaşkanımıza sesleniyorum.
Ne kadar sabır?.
Neden hep dar gelirli emekli sabredecek ve tasarruf yapacak?.
Vatandaş sabrederken, tasarruf yaparken, sizler bizi yönetenler, neden sabır gösterip tasarruf yapmıyorsunuz, ayağınızı yorganımıza göre uzatmıyorsunuz?
Millet bahçesi hayaliyle Konya’daki iki kapalı spor salonu, Veledrom u olan 25 bin seyirci kapasiteli statyum u, üç adet futbol sahasını, 2 adet yüzme havuzunu, 4 adet tenis kortu yıktınız. Bunlarda yetmedi daha 40 yılını bile doldurmamış Büyükşehir belediye binasını. 20 yıllık Kültür merkezini neden yıktınız.
Millet bahçesi içerisine senede bir defa bile. dolduramayacağımız 14.400 kişi kapasiteli Toki tarafından yapılacak bilmem kaç TL ye çıkacak cami ve 100 milyon TL malolacağı söylenen millet bahçesi çok mu ihtiyaçtı?.
Yoksa israf mı?.
Bunun yorumunu da onbir ay sonra oy verecek sayın okurlarıma bırakıyorum.
Sakın; yıkılan yerler depreme dayanıksızdı demeyin, futbol sahalarıda mı depreme dayanıksızdı. Bir ayda bozulup tekrar yapılan yollarda mı depreme dayanıksızdı diye sorarlar insana.
Sakın; sen camiye karşısın da demeyin. Çünkü bizi bilen bilir. Buraları yıkıp, yerine ihtiyaç olmayan camiyi yaptıranlar, önce kendilerine baksınlar.
Belediyeler ve bizi yönetenler neden sabır gösterip tasarruf yapmazlar birazda onu düşünsünler.
Sabır, sabır!
İyi de, nereye kadar sabır. Sabit gelirlinin canı çıkıyor.
Millet zaten uzun yıllardır hem sabrediyor hem haline şükrediyor parası olmadığı içinde zorunlu tasarruf yapıyor.
“Sabrın sonu selamettir” derler ama selamet beklerken felakete gitmeyelim çünkü her şeyin fiyatı çıldırdı!
+++
Şimdi birazda farklı bir konu
Türkiye, 9 Temmuz 2018’de “Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi, Yönetimi’ne” geçti.
O tarihte Ak parti sayı olarak daha güçlüydü. Türkiye dünyanın en büyük 17’nci ekonomisi idi…
2021 yılında dünyanın en büyük 21’inci ekonomisi oldu. 2022 yılında 23’üncü sıraya kadar geriledi.
IMF verilerine göre Türkiye, 2003’ten bu yana ilk kez en büyük 20 ekonominin dışında kaldı.
Türkiye’nin dünya ekonomisinden aldığı pay da son yıllarda giderek düşüyor.
Ne olduysa aynı iktidar döneminde 4 yıl içinde bu kadar geriledi?
Peki neden geriledi?
Bazılarına göre “Tek Adam Sistemi”nin faturası çok ağır oldu.
Bazılarına göre “Fetö” nün etkisi. Bazılarına göre ,”başarıyı gören malum güçler Türkiye’nin üzerine daha çok geldiler”.
Bazılarına göre “korana virüsün etkisi” ya da “Ukrayna-Rusya savaşı”.
Acaba bunların hangisi daha etkili oldu?
Bunlardan eğer biri doğruysa siyasi iktidarın hiç mi suçu yok?.
Karar siz saygıdeğer okurlarımın.
Yazımı Şerafettin Muş a ait şiirle tamamlamak istiyorum.
Zamlı hayat yürüyoruz. Yavaş yavaş çürüyoruz. Çıkmayan canda umut var. Sabret sabır taşımıyız. Sabırda da bir umut var. Sabret sabır taşımıyız.